Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
SON DAKİKA
Hava Durumu
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Ümit Özdağ

haberalmedya - Ümit Özdağ haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Ümit Özdağ haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Eski Ülkü Ocakları genel başkanları, Ümit Özdağ’a destek mesajı yayımladı Haber

Eski Ülkü Ocakları genel başkanları, Ümit Özdağ’a destek mesajı yayımladı

Eski Ülkü Ocakları Genel Başkanlar, Marmara Cezaevi’nde tutuklu bulunan Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ’a destek paylaşımı yaptı. “Türk milliyetçileri bedel ödemekten çekinmez” Atila Kaya, Servet Avcı, Alişan Satılmış, Ulvi Batu, Suat Başaran, Emir Kuşdemir ve Azmi Karamahmutoğlu’nun imzaladığı açıklamada, Türk milliyetçilerinin tarih boyunca baskılarla karşılaştığı söylendi. Bildiride, “Ümit Özdağ’a bugün ödettirilmek istenen bedel, Türk milliyetçilerinin ödemek zorunda bırakıldığı ne ilk bedeldir ne de son bedel olacaktır. Bin yıldır tutunma kavgası verdiğimiz bu topraklarda, milliyetçiler her zaman bedel ödemiştir ve ödemekten çekinmeyecektir” denildi. “Teröristler saygın muhatap, Türk milliyetçilerine cezaevi” Açıklamada, Özdağ’ın tutukluluğunun, “İkinci Çözüm Süreci” olarak adlandırılan yeni bir sürecin parçası olduğu iddia edilerek, “Türk milliyetçileri, bebek katillerinin saygın muhatap olarak kabul edildiği bir süreci asla kabul etmez, edemez. Teröristlere uzanacak ellere saygı göstermeyiz, hükmüne boyun eğmeyiz” denildi. Eski Ülkü Ocakları Genel Başkanları, Özdağ’a yönelik hukuki sürecin, iktidarın olası bir çözüm sürecine muhalefet eden milliyetçi kesimleri sindirme çabası olarak değerlendirilmesi gerektiğini belirtti. Bildiride, “Yangın yerine dönmüş bir Ortadoğu’da, teröristlere Meclis yolu açılırken, Türk milliyetçilerine cezaevinin reva görülmesi, tarihin gördüğü en büyük çelişkilerden biridir” denildi. “Hukuk çerçevesinde mücadelemizi sürdüreceğiz” Açıklamada, 1944 ve 1980’de yaşanan baskılara atıfta bulunularak, milliyetçilerin her zaman bedel ödediği ancak inandıkları yoldan sapmadıkları vurgulandı. Bildiri, şu ifadelerle sona erdi: “Ümit Özdağ’a yönelik hukuksuzluğu asla kabul etmiyoruz. Türk milliyetçilerinin sindirilmek istendiğinin farkındayız ve buna karşı mücadelemizi demokrasi ve hukuk çerçevesinde sonuna kadar sürdüreceğiz.”

Özgür Özel ve CHP heyetinin Zafer Partisi Genel Merkezi ziyareti sonrası, Prof. Dr. Mehmet Ali Şehirlioğlu’nun yaptığı açıklama Haber

Özgür Özel ve CHP heyetinin Zafer Partisi Genel Merkezi ziyareti sonrası, Prof. Dr. Mehmet Ali Şehirlioğlu’nun yaptığı açıklama

Zafer Partisi Genel Başkan Vekili Prof. Dr. Mehmet Ali Şehirlioğlu'nun açıklaması şu şekilde: "Karaman’da bir miting düzenledik. Bu mitingde amaç, Abdullah Öcalan gibi bir terörist başının TBMM’ye çağrılmasıydı. Türkiye’nin gerçeklerini görmeden bunun üzerine devam edildi. Bir Antalya mitingi yaptık. Çok daha coşkulu, herkesin çoluğunu çocuğunu alıp Türk Bayrakları ile donatılmış Antalya mitingiydi. Herksin duygularına hitap eden bir miting oldu. O günlerde devam eden il başkanları toplantımızda Genel Başkanımızın bir parti başkanı olarak başka bir parti başkanı olan Cumhurbaşkanının yapmış olduğu konuşmaya ithafen söylediği bir cümle Cumhurbaşkanına hakaret olarak değerlendirildi ve soruşturma açıldı. Genel Başkanımız yanında üç korumasıyla, Türkiye’den kaçma riski olmayan, eğer Türkiye’de herkes kaçacaksa, o kaçmayacak ve burada olacak bir Genel Başkandır. Apar topar bir restoranda yemek yerken hızlı bir şekilde İstanbul’a götürüldü. Bekliyoruz ki hemen bir şekilde ifadesi alınacak, hayır, sabaha kadar bekletildi. Bekliyoruz ki sabah, savcılık ifadesini alacak ondan sonra hukuk nasıl tecelli edecekse o şekilde olacak. Ancak, o kadar boş bir dosya ile gözaltına alındı ki ortada bir şey yoktu. O zaman ne yapılacaktı? Birtakım suçlar uydurulacaktı. Aylar önce sığınmacıların çocuk istismarı nedeniyle başlayan ve toplumsal patlamayı bizim üstümüze yıkmaya çalışıyorlar. O andan itibaren partimiz iki Genel Başkan Yardımcımızı, üst düzey yöneticilerimizi Kayseri’ye gönderdi, provokasyonlara gelemeyelim diye. Genel Başkanımızın yapmış olduğu sosyal medya paylaşımlarında da herkesi sükunete, provokasyona gelmememizi, soğuk kanlı olmamızı istedi. Cumhurbaşkanlığına hakaret suçunun altı doldurulmayınca aylar önce olan bu olayı gündeme taşıyarak bir oldu bittiye getirilen raporla savcılık, Genel Başkanımızın tutuklanmasına sebep oldu. Eğer, Genel Başkanımız aylar önce bir suç işlediyse bu niye bu zaman kadar bekledi, eğer suç işlemediyse oradaki emniyet güçlerinde bir tutanak bile yokken 1065 kişi gözaltına alınmışken, bir tane Zafer Partili yokken düzmece bir raporla Genel Başkanımızın tutuklama kararı gerçekleşti. Hukuksuz bir davranışla Genel Başkanım içeridedir. Genel Başkanım içeride olabilir ama buradaki herkes bir Ümit Özdağ’dır. Kimse Ümit Özdağ’ı susturamaz. Kimse Zafer Partisi’ni susturamaz. Ümit Özdağ yalnız değildi. Ümit Özdağ bir kahramandır. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne, Türklüğe kendisini adamış bir kahramandır. İçeriden çok daha güçlü bir kahraman olarak çıkacaktır. İtirazımız önümüzdeki hafta içinde yapılacaktır. Çok kısa bir süre sonra da Genel Başkanımızı aramızda görmek istiyoruz. Bu desteğiniz için de hepinize teşekkür ederim. Ümit Özdağ’a yapılan bu hukuk katliamıdır. Zamanında önceki genel başkanınıza, şu anda belediye başkanlarınıza hukuksuz olan bu saldırıların Ümit Özdağ’a olması, çünkü bugün Genel Başkanıma olan yarın bir başkasına muhakkak olacaktır. Bir muhalefet grubu oluşmuştur, bu muhalefet sessiz kalmayacaktır. Biz de en kısa zamanda sizin biraz önceki temennileriniz gibi genel başkanımızla beraber sizi burada görmeyi arzu ederiz. Bu ziyaretiniz bize ilk günden itibaren gösterdiğiniz destek için teşekkür ediyoruz."

Ümit Özdağ "Türk Devleti, terörist başından barış sağlamak için yardım dilemez" Haber

Ümit Özdağ "Türk Devleti, terörist başından barış sağlamak için yardım dilemez"

Özdağ'ın açıklamaları şu şekilde: Temsil ettiğiniz yüksek hassasiyetlere Zafer Partisi olarak tam anlamıyla katıldığımızı ifade etmek istiyoruz. Ülkemiz 1984'ten 2024'e kadar PKK terör örgütünün ağır saldırılarına maruz kalmış ve bu saldırılara Türk Silahlı Kuvvetleri, Jandarma Genel Komutanlığı, Emniyet Genel Müdürlüğü'nün kahraman mensupları gereken cevabı vermiş ve dünya terörizm tarihinde devlet güçlerinin kazandıkları nadir başarı terörizmle mücadele de Türkiye'de elde edilmiştir. Bu mücadele sonunda PKK terör örgütünün elebaşısı Abdullah Öcalan yakalanmış ve mahkum edilerek hapse atılmıştır. Daha sonra AKP iktidarının mücadele etmek yerine müzakere etmeyi tercih etmesiyle 2009 ile 2015 arasında terör örgütü büyük bir rahatlıkla şehirlerimizle, ilçelerimizle hakimiyet kurma yoluna gitmiş. Biz bu filmi daha önce de gördük. Bu filmi tekrar Türk milleti seyretmek istemiyor. Bu filmi Güneydoğu'da, Doğu Anadolu'da yaşayan ve ellerinde Türk bayrağı, ellerinde silah, Türk devletinin ve Türk milletinin birliği için mücadele eden korucu kardeşlerimiz ve aileleri bu filmi tekrar seyretmek istemiyor. Türkiye büyük devlettir. Büyük bir devlet bir terör örgütüyle pazarlığa oturmaz. Bir terörist başından sulh sağlamak, barış sağlamak için yardım dilemez. Terörle müzakere değil, mücadele edilir. Terörist ancak teslim olur. Oysa bugün kamuoyundan gizlemeye çalışıyorlar. Biliyoruz ki söz konusu sadece Abdullah Öcalan'ın umut hakkıyla serbest bırakılması değil, hapishanelerdeki bütün PKK'lıların da serbest bırakılması, PKK'nın dağdaki terörist unsurlarının bu affın kapsamına girmesi, topluma kazandırılmaları planı çerçevesinde belediyelerde kendilerine iş verilmesi, Anayasanın 66. maddesinin değiştirilerek Türk milleti tanımının ortadan kaldırılması, 42. maddesinin değiştirilerek Türkçe dışında dillerde eğitime izin verilmesidir. Bunlar üzerinde mutabakat sağlandığı ifade ediliyor. Anayasanın ilk üç maddesi de ayrı bir tartışmanın söz konusu. Hal böyleyken Türk milleti başta bu milletin ve bu devletin varlığı için mücadele eden ve evlatlarını şehit veren aileler olmak üzere bütün aziz fertleri bu milletin yüzünü kızartacak ve devleti küçük düşürecek anlaşmaya ‘hayır’ diyeceklerdir. Sizlerin de bu hayırı büyük ve güçlü bir sesle ifade etmeniz Türk milleti için büyük önem taşımaktadır değerli Başkan. Onun için size ve 55 ildeki değerli kardeşlerimize bugün yapmış olduğunuz basın açıklamasından ötürü çok teşekkür ediyoruz. Türk milletine bu konuda yeni bir ruh verdiniz ve bundan sonra göreceksiniz Türk milletinin bu konudaki direnci daha güçlü bir şekilde kamuoyuna yansıyacaktır.

Ümit Özdağ, "Mehmetçik Katillerine Af Yok" mitinglerine başlıyoruz Haber

Ümit Özdağ, "Mehmetçik Katillerine Af Yok" mitinglerine başlıyoruz

Prof. Dr. Ümit Özdağ: Türkiye'nin hızla değişen gündeminde bazı kesimler için şaşırtıcı olmakla birlikte Zafer Partisi olarak bizim uzun süreden beri incelediğimiz, izlediğimiz ve gerçekleştiği zaman şaşırmadığımız hadiseler yaşanıyor. Bunlardan birincisi hiç şüphesiz MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin terörle ikinci müzakere sürecini başlatan açıklamayı yapmış olmasıdır. Sayın Bahçeli'nin bu konuşmayı yapmasından çok önce geçen sene Türkiye Büyük Millet Meclisi MHP kulislerinde bu konuşmanın altyapısının nasıl milletvekilleri arasında hazırlandığını bildiğimiz için ve Bahçeli'nin ‘Önümüzdeki dönemde çok şey değişecek inşallah Türkiye değişmez’ diyerek bu yaşananlarla ilgili korkusunu da beyan ettiği için Meclis’te yapmış olduğu şaşırtıcı açıklama ve İstiklal Harbini vermiş, bir terör örgütü tarafından bombalanmış Gazi Meclis’e bir Mehmetçik katilini, bir teröristi konuşmaya davet etmesi bizi şaşırtmadı. Şimdi sürecin devam ettiğini görüyoruz. Türk kamuoyuna şu mesaj verilmek isteniyor; Abdullah Öcalan çıkacak ve affedilecek, affı karşılığında PKK'ya silahları gömülecek ve PKK'da terör eylemlerinin sona erdirecek ve gömecek. Değerli arkadaşlar, bu büyük bir yalan. Dünya tarihi boyunca hiçbir terör örgütü bu şekilde silahlarını gömüp terörü sona erdirmemiştir. Hele PKK terör örgütü gibi sadece Türkiye'de değil Ortadoğu'da Avrupa'nın bütün şehirlerinde, Uzakdoğu'da, Rusya'da, değişik Afrika kentlerinde ve Kuzey Amerika'da örgütlenmiş, sadece Avrupa kaynaklarından dikkat edin, ayda 30 milyon avro Kandil’e aktaran ve terörün dışında yaygın bir narkotik ağının ve casusluk ağının parçası olan uluslararası istihbarat ve terör otoyolunun ana ekseni olan bir terör örgütü bu şekilde teröre son vermez. Bu mümkün değil. Onun için Türk milletinden gizlenen bir pazarlık yapılıyor. Bu pazarlık sadece Abdullah Öcalan’ın serbest kalmasıyla ilgili değil, hapishanelerdeki PKK'lıların da serbest kalması, şu anda örgütün terör kadrosundaki unsurları için af gelmesi, tabii böyle bir şeyin olması durumunda bu sadece PKK'yı değil, FETÖ'yü de kapsar. Ankara'da FETÖ'cülerin, 4500 sanıyorum şu anda FETÖ'cü yatıyor cezaevinde Ankara'da, aralarında mesela büyük bir heyecan dalgası başlamış, ‘biz de çıkıyoruz’ diye. IŞİD'i de tutamazsınız. Bu bir tecavüzcünün, katilin, uyuşturucu tüccarının, teröristin hepsini kapsayacak bir genel hafta dönemi. Bunun ötesinde biliyoruz ki PKK ve Abdullah Öcalan anayasada değişiklik yapılmasını istiyorlar. İlk üç maddeyi gündeme getirmişler. Kürtçenin resmi dil olması, eğitim dili olması, özellik bunların hepsinin masada tartışma konusu olduğunu biliyoruz. Dolmabahçe mutabakatıyla almış olduklarından daha azıyla yetineceklerini Cumhur İttifakı hiç kimseye anlatmıyor. Doğru değil. Suriye'de ‘Şam fatihi şöyle galibiz, böyle galibiz’ diye bir başarı hikayesi anlatmaya çalıştılar. Ama Suriye'de projenin gerçek sahibi İsrail ve gerçek kazananı da İsrail oldu. Yine hatırlayacaksınız bütün televizyonlarda ‘Amerikan ordusu gidiyor. PYD'ye silah bırakacak ya yok olacak’ dediler. PYD başkanını Amerikalılar, HTS Başkanı Golani ile görüşmeye bizzat götürdüler. Şam yakınlarındaki bir üste helikopterle görüşmede bulundular. Anlaşma sağlanamadı ve geri getirdiler. Hangi konuda anlaşması alınamadı? Bir, biz dağılmayız. Değişik sayılar veriliyor biliyorsunuz. PYD'nin 100 bin, 120 bin vs. tabii gerçek eğitimden geçmiş 77 bin tane elemanı var. Diğerleri yan unsurlar. ‘Bunları lağvetmeyiz. Suriye ordusunun parçası olursak bir kol ordu olarak bütün bir PYD yapısı birliğimizi komuta sistemimizi bozmadan olur. Bizim bölgemiz özerk olur. Şam petrolün yüzde 20'si sizin yüzde 80'i bizim’ dedi. Ona da ‘Hayır’ dediler, ‘yüzde 50'si bizim, yüzde 50'si sizin’ dediler. Anlaşma sağlanamadı. Gittiği söylenen Amerikan ordusunun Kobani'ye Aynel Araba şimdi üst kurduğuna dair görüntüler geliyor. Pentagon ne kadar yalanlarsa yalanlasın. Birden IŞİD dediğimiz istihbarat yapılanması Amerika Birleşik Devletleri'nde terör eylemleri yapmaya başladı. Bir fırsat kaçmıştır, nedir biliyor musunuz o fırsat? HTŞ Şam'a girerken eğer TSK'da Suriye'nin kuzeyine girip bu işi halletseydi bir sonuç alınabilirdi. Ama Ankara'dan yapılan ‘Gelirsem oraya seni çok fena döverim. Bırak bakayım silahlarını’ şeklindeki tehditlerin hiçbir geçerliliğinin olmadığını bir kez daha gördük. Suriye ve terörle müzakerelerde durum buyken ekonomide de en ağır krizden geçtiğimiz dönemlerden birisini halkımız yaşıyor. Ben Ankara'da her gün bir başka pazar yerine gidiyorum ve dolaşıyorum. Dar gelirli dediğimiz asgari ücretli, emekli, dul, yetim ve memur açlıkla mücadele ediyor. Hiç kimse filesini doldurarak, torbasını doldurarak pazardan çıkamıyor. Pazara girip 50 lirayla alışveriş etmeye çalışan insanları gördük. Saatlerce pazarda elindeki 50 lirayı veya 120 lirayı neye harcayacağına karar veremeyip ayrılan insanları elinde küçük bir torbayla görüyoruz ve iktidarın yapmış olduğu zam, zam değil adeta bir sadaka niteliği taşıyor. İktidar olanca hızıyla devlet kaynaklarını israf ederek harcarken yine gereksiz kamu harcamaları, binalar, lüks araçlar böyle bir ekonomik krizin içinde utanmazca para harcanarak tedarik edilirken sıra vatandaşa geldiğinde Mehmet Şimşek ‘Enflasyonu arttırır’ diyerek vatandaşın gırtlağından kestiği gibi esnafı da taciz edecek, zaten siftah yapamayan insanı daha da zora sokacak vergilerle tepesine biniyor. Eğer Mehmet Şimşek'in yüreği varsa, ben gerçekten adamım diyorsa, bu halka karşı zerre saygım var diyorsa, çok bir şey istemiyoruz Zafer Partisi olarak; kendi Bakanlığının Saray’a yollamış olduğu yasa teklifinden çıkartılan maddeleri tekrar o yasaya koymazsanız istifa ediyorum desin, biz de görelim. Bakın bizim önerdiğimiz maddeleri değil. Bugünkü Maliye Bakanlığı bürokrasisinin hazırladığı ama Saray’ın çıkarttığı maddeleri. Zenginleri, rantiyeyi korumak için Erdoğan'ın çıkarttığı maddeleri koymazsanız ben bakanlık yapmıyorum desin bizde görelim. Maliye Bakanlığı fakir halkın asgari ücretlinin dar gelirlinin elindeki iki kuruşa saldırmakla olmaz. Mehmet Şimşek, Maliye Bakanlığı yapacaksa kur korumalı mevduat sahiplerine aktarmış oldukları paradan alsınlar vergiyi. Beşli çetenin vergi aflarından alsınlar. Ama bunu yapmayıp asgari ücretiyle bebeğine süt ve mama alan veya bez alan, anneden vergi alarak yapılan Maliye Bakanlığı, Maliye Bakanlığı değil zulüm bakanlığıdır. Bu programın Türkiye'yi ekonomik krizden çıkaracağına dair de ortada hiçbir veri yok. Bolca yeni borçlar ekleyerek adeta tefeci faizi ödeyerek sıcak parayla günü kurtarmaya, jeopolitik tavizler vererek iktidarlarını sürdürmeye çalışıyorlar. Kuruluşumuzun üzerinden 29 ay geçti, kongremizi yaptık. Yeni Genel İdare Kurulumuzu ve Deni Divanımızı oluşturduk. Bu Genel İdare Kurulu ve Divanımızla yeni bir çalışma dönemini başlattık. 17-19 Ocak'ta Antalya'da il başkanlarımızla 2025 içerisinde muhtemelen Haziran ama yetiştiremezlerse sonbaharda yapılacak seçimlere hazırlık için ilk kamp çalışmamızı gerçekleştireceğiz. Zafer Partisi, ekonomi yönetiminin Türk halkına çektirmiş olduğu acıları gündemde tutmak için nasıl sahaya çıkıyorsa, Mehmetçik katillerinin affa uğramaması, teröristlerin serbest kalmaması, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin terör örgütünün önünde diz çökmemesi, teröristlerin şartlarının kabul edilmemesi için de artık meydanlara çıkma zamanının geldiğini düşünüyoruz. İlk mitingimizi 9 Ocak Perşembe günü Karaman'da gerçekleştireceğiz ve sonra Anadolu'nun değişik yerlerinde ‘Mehmetçik katillerine af yok’ mitinglerini kararlılıkla sürdürmeye devam edeceğiz. Sadece illerde değil, ilçelerde de miting yapacağız. ‘Parlamentoda değiliz ama Türkiye'yi parlamentoya çeviririz’ demiştik. Şimdi sıra madem Anayasamıza el uzatılıyor, madem Türk milletinin elinden devleti alınmaya çalışılıyor, madem altmış altıncı maddeyle oynanıyor, ilk üç madde gündeme getiriliyor ve madem terörist başı elinde binlerce askerimizin, polisimizin, öğretmenimizin, posta memurumuzun 12 tane posta memuru şehit oldu mesela, vatandaşımızın, kundaktaki bebeklerin kanı varken kravat takıp Ankara sokaklarında bu serseriyi dolaştırmamamız gerekiyor. Biz de bunun mücadelesini vereceğiz.

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.