Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
SON DAKİKA
Hava Durumu
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Hiç utanmadın mı Cuma?

Yazının Giriş Tarihi: 18.04.2025 17:38
Yazının Güncellenme Tarihi: 18.04.2025 17:40

Memleket, neredeyse 1 haftadır müthiş bir skandalla sarsılıyor.

Yandaş ve pespaye içerikli yayın yapan kanallardan birinde duyduk olayı.

Kategori olarak “Kadın Programları” olarak adlandırılan ve ne kadarı doğru ne kadarı kurgu olduğunu bilemediğimiz skandal olaylara ve kişilerin anlatımları ile kavgalarına yer verilen bu “reality” programında 21 yaşındaki genç bir adamın, genç nişanlısını bırakıp 47 yaşındaki kaynanasına “yürüdüğü” ve hattâ hamile bıraktığı ortaya çıkmış.

Programın sunucusu ve bu tür programların simge ismi Esra Erol, öfke ile soruyor genç adama:

“Hiç mi utanmadın Cuma?..”

Hızını alamayıp, kalkıp suratına tükürmesine ramak kalmış adeta.

Şöyle bir düşündüm…

Her gün, kim bilir kaç kez aynı duygularla yerimizden fırlayıp birilerinin suratına tükürmek geçmiyor mu içimizden?

“Hiç mi utanmıyorsunuz ulan?..” diye bas bas bağırarak.

Meselâ, 13 - 14 yaşında çocukların ölümle burun buruna çalıştırılmasına ve hattâ sıkça cenazelerinin kaldırılmasına yolaçan vicdansız sömürgenlerin, 3 gün sonra “13 - 14 yaşında çocukların sokaktaki yürüyüşte - mitingde ne işleri var?” diye ahlâksızca çemkirmeleri karşısında.

Meselâ, öğretmenlerine sahip çıkmak üzere sokağa çıkmış ya da okul bahçesinde direnen öğrenciyi “Böyle güzel okulda okutuyoruz seni. Nankörlük etmeye utanmıyor musun?” diyebilecek kadar alçalan, daha da ileri giderek, anasını babasını telefonla arayıp, “Eyleme katılmasın. Bak yakarız çocuğunu” vicdansızlığına imza atanlar karşısında.

Meselâ, daha ana kuzusu sayılabilecek yaşta üniversiteye yolladığımız ve okuyup bu ülkeye hizmet etme derdinde iken bir yandan da memleketin haksızlıklarına hukuksuzluklarına karşı çıktıkları için sokaklarda tekmelenen, yaralanan, gözaltında soyulup cinsel tacize uğrayan, tutuklanan genç kadın ve erkeklerin gördüğü muamele karşısında.

Meselâ, insanların yıllarca öğrenim görüp aldıkları diplomaları, aradan 30 sene geçtikten sonra sırf siyasi bir hırs ve intikam uğruna yanday üç beş öğretim üyesine oylama yaptırıp “iptal ettim, geçersizdir, aday olamazsın” demeye utanmayanlar karşısında.

Meselâ, sandıkla kazanamadığı makamları, darbe yaparak cebren ve hile ile, elindeki yargı gücüne başvurarak gaspedenler, sonra da “üç beş odun” kiralayıp iplikçi kadın dedikodusu misali üfürükten ifadelerle itibar suikastleri yapıp hapiste çürütmeye çalışanlar karşısında.

Meselâ, 6 Şubat depreminde evleri barkları yıkılmış, dertlerine henüz derman bulunamamış, aç ve açıkta yaşamaya çalışan insanların bağlarını bahçelerini gaspetmek üzere bir “çökme” harekatına imza atarak, direnmelerine karşı, polis ve jandarma marifetiyle yerlerde sürükleyen itip kakanlar karşısında.

Meselâ, neredeyse her geçen dakika bir başka haksızlık ve hukuksuzluğa imza atarak memleketin zaten tarumar olmuş ekonomisine iyice darme vuracak şekilde, zar zor toplanabilmiş 50 milyara yakın döviz rezervlerini birkaç hafta içinde yakıp, sorulunca da “bugünler için topladık zaten” pişkinliğine başvuranlar karşısında.

Meselâ, Anayasa’nın 83. ve 153. maddelerinin çok açık hükümlerine rağmen bu ülkenin hukuk abidelerinden biri, Hatay Milletvekili avukat Şerafettin Can Atalay’ın milletvekili sıfatını kabul etmeye yanaşmayan, bu konudaki Anayasa Mahkemesi kararlarını uygulamayı reddeden, Demirtaş, Yüksekdağ ve Kavala’yı hala zindanda tutup AİHM kararlarını yok sayan hukuk tanımazlar karşısında.

Meselâ, kendi devr-i iktidarlarında yerel yönetimlerin kaynaklarını, yani halkın parasını çalıp ceplerini doldurduklarına dair iddiaları, yüzmilyonlarca dolarlık “dinozorlu minozorlu, akbilli makbilli” soygunları görmezden gelip, sümen altı edip, muhalif partinin belediyelerinde 5 liralık 10 liralık söylentilerin üzerine “memleketi soymuşlar” diye gitme ikiyüzlülüğünü gösterenler karşısında.

Meselâ, daha üç vakit önce “terörist, bebek katili, iblis, İmralı canisi” diye ağız dolusu küfrettiği insana bugün neredeyşse “vizyon sahibi sayın kurucu önder” deme noktasına hiçbir özeleştiri yapmadan gelip, hızını alamayıp, daha dün ona buna “DEM’leniyorsunuz, siz de teröristsiniz” deyip, bugün “DEM Selfie’leri” çektirebilen pişkinlikler karşısında.

Meselâ, halkın on binlerce lirasını sadece bir saniye içinde saray binası içinde tüketip, aynı halka emekli aylığı ve ikramiyesi ödemeye gelince, okulların tuvaletlerini temizlemeye gelince, okullarda çocukların kursağına bir lokma ekmek bir adet meyve vermeye gelince “para yok” deme aymazlığını sergileyenler karşısında.

Meselâ, kamu hastanelerinde on milyonlarca insan perişan biçimde muayene ve tedavi kuyruğu beklerken, o insanların vergileriyle özel hastane patronlarını besleyen ve semirten, bebelerin yaşamlarını koruyacak aşıları temin edip uygulatmayan, emekliden bile üç kuruş daha fazla ilaç parası katkı payı almaya uğraşan, ama bunları bırakıp “normal doğum nasıl olmalıdır” vaazlarını futbol sahalarına taşıyan çapsızlar karşısında.

Meselâ, on yıllar boyu bu ülke halkına hamaset nutukları attıktan sonra, ne Kıbrıs davasında ne Filistin meselesinde, ne sayısız “milli politikalarda” sözlerinin arkasında durup, bugün her konuda kendisiyle çeliştiği halde, bugün emperyalistler ve işbirlikçileri karşısında “dut yemiş bülbüle” dönebilenler karşısında.

Bunlar ve niceleri geliyor aklıma.

Bir dakikalığına Esra Erol’dan rol çalıp avaz avaz bağırmak istiyorum.

Kaynak: BirGÜN

https://www.birgun.net/makale/hic-mi-utanmadin-cuma-616277

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar (0)
Yükleniyor..
logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.