İş’te İnsan...! Evren’in varoluşundan beri insan hep vardı ve var olacak. Çağlar boyunca üretim sürecine katkısı olan “insan” 21.yüzyılda da ekonomik sürecin vazgeçilmez parçası oldu. Peki, neden son dönemlerde insan kaynakları bu kadar ön plana çıkmaya başladı, en saygın ekonomi dergilerinin ve web sayfalarının manşetlerini süslemeye başladı ?
Çünkü:
- Dünya genelindeki maliyetlerin artması, arz talep arasındaki dengenin bozulması, alım gücünün azalması ve rekabetin acımasızlığı şirketlerin sürdürebilirlik konusunda sıkıntı yaşamasına neden olurken, şirketler peş peşe ekonomik krizler yaşamaya başladı. Yaşanan ekonomik krizlerle birlikte şirketler küçülmek
zorunda kaldı ve nitelikli niteliksiz birçok insan işsiz kaldı ve kalmaya devam ediyor.
- “Rekabet” şirket içerisindeki maliyetlere ve yeni teknolojileri kullanabilme potansiyeline sahip olan insana odaklandı ve insan kaynağının verimliliği sorgulanmaya başlandı. Yanlış insan kaynakları uygulamaları ile iş gücünün yanlış konumlandırılması sonucunda artan maliyetler bizi bu konuda biraz da olsa düşündürmeye itti. “Ben nerede yanlış yapıyorum ?” sorusu bizi rahatsız etmeye başladı.
- Rekabet artıyordu hem de inanılmaz bir şekilde... Rekabet avantajı olarak eskiden önümüze çıkan “kalite” ve “teknoloji” kavramları artık herkes için kolay ulaşılabilir olmaya başladı. Kısa zamanda daha kaliteli ve daha çok ürün üretmemize imkan veren teknolojinin taklit edilmesi ve ulaşılabilirliği bir o kadar kolay olurken teknolojilerin çok hızlı değişmesi ile onu kullanabilen insan niteliği de sorgulanmaya başlandı.
Yoğun rekabet ortamı ile birlikte hızlı küreselleşmenin yanında şirketler için rekabet edilebilir tek unsur “insan kaynağı” olduğu anlaşıldı ve BAKIŞ AÇIMIZ İNSAN ODAKLI olmaya başladı...
Ancak Tagore’nin deyişi ile nasıl her yeni doğan çocuk, Tanrı'nın insanlardan umudunu kesmediğini gösterirse, sizin de bu yazıyı okumanız insan kaynaklarından umudu kesmediğinizi gösterir.
Keyifli okumalar…
Sevgilerle...
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Sema ADALI
İŞ’te İNSAN...! Neden İnsan Kaynakları ?
İş’te İnsan...! Evren’in varoluşundan beri insan hep vardı ve var olacak. Çağlar boyunca üretim sürecine katkısı olan “insan” 21.yüzyılda da ekonomik sürecin vazgeçilmez parçası oldu. Peki, neden son dönemlerde insan kaynakları bu kadar ön plana çıkmaya başladı, en saygın ekonomi dergilerinin ve web sayfalarının manşetlerini süslemeye başladı ?
Çünkü:
- Dünya genelindeki maliyetlerin artması, arz talep arasındaki dengenin bozulması, alım gücünün azalması ve rekabetin acımasızlığı şirketlerin sürdürebilirlik konusunda sıkıntı yaşamasına neden olurken, şirketler peş peşe ekonomik krizler yaşamaya başladı. Yaşanan ekonomik krizlerle birlikte şirketler küçülmek
zorunda kaldı ve nitelikli niteliksiz birçok insan işsiz kaldı ve kalmaya devam ediyor.
- “Rekabet” şirket içerisindeki maliyetlere ve yeni teknolojileri kullanabilme potansiyeline sahip olan insana odaklandı ve insan kaynağının verimliliği sorgulanmaya başlandı. Yanlış insan kaynakları uygulamaları ile iş gücünün yanlış konumlandırılması sonucunda artan maliyetler bizi bu konuda biraz da olsa düşündürmeye itti. “Ben nerede yanlış yapıyorum ?” sorusu bizi rahatsız etmeye başladı.
- Rekabet artıyordu hem de inanılmaz bir şekilde... Rekabet avantajı olarak eskiden önümüze çıkan “kalite” ve “teknoloji” kavramları artık herkes için kolay ulaşılabilir olmaya başladı. Kısa zamanda daha kaliteli ve daha çok ürün üretmemize imkan veren teknolojinin taklit edilmesi ve ulaşılabilirliği bir o kadar kolay olurken teknolojilerin çok hızlı değişmesi ile onu kullanabilen insan niteliği de sorgulanmaya başlandı.
Yoğun rekabet ortamı ile birlikte hızlı küreselleşmenin yanında şirketler için rekabet edilebilir tek unsur “insan kaynağı” olduğu anlaşıldı ve BAKIŞ AÇIMIZ İNSAN ODAKLI olmaya başladı...
Ancak Tagore’nin deyişi ile nasıl her yeni doğan çocuk, Tanrı'nın insanlardan umudunu kesmediğini gösterirse, sizin de bu yazıyı okumanız insan kaynaklarından umudu kesmediğinizi gösterir.
Keyifli okumalar…
Sevgilerle...