AKP ve yandaş medyası CHP’nin bu yükselişi ve 1. Parti olması nedeniyle telaşa kapıldı, bir şeyler yapmalıydı, nasıl olsa devletin tüm imkânları tamamen elinde, istediğini yaptırıyor, ülkenin ve Avrupa’nın en büyük şehrinin belediye başkanı ve CHP’nin C. Başkanı adayı,onlarca il ve ilçe belediye başkanı, yüzün üzerinde belediyelerin üst düzey yöneticileri, CHP’li meclis üyeleri, Anayasa mahkemesi kararına rağmen seçilmiş milletvekili, gazeteciler, yasal hakları olan gösterilere katılmış öğrenciler, yeni tahliye oldu bir siyasi parti gen. Başkanı, daha doğrusu ağzını açanı ceza evine tıkıyor, henüz haklarında ne bir suç ne de iddianame var, neden tutuklanıyorlar akıl almıyor, nasıl mı, ruhunu satmış yalancı şahitler ve tamamı yalan olan itirafçılar sayesinde, böyle bir hukuk sistemi olabilir mi, demek ki içimizden biri kötülük yapmak isterse çok kolay gizli tanık ol git istediğin kişiyi yak, hatırlayın bir pkk’lı gizli tanık olup bu ülkenin Gen. Kurmay başkanını hapse attırmıştı, ya da ceza evinde misin itirafçı ol yani yalancı şahitlik gibi adamı yak ama sen dışarı çık, gerçekten böyle bir adaletsizlik olamaz.
AKP ve Erdoğan’ın toplumu idare ve ikna edecek gücü kalmadı ve her geçen gün erimeye devam ediyor ve Erdoğan’ın seçim kazanma şansıda hiç kalmadı, kendi tabanını da kontrol edemiyor, teşkilatlar sahada yok, Kızılay kampında bir Akp’li M. Vekilinin Erdoğan’a dediği gibi sokağa çıkacak yüzümüz yok, Erdoğan’ın oyunu arttıracak hiçbir çabaları da yok, ne yapmak lazım CHP’yi bölmek, parçalamak lazım, başına yeni bir yönetim getirmek lazım ve nasıl olsa devletin bütün kurumları elinde bunun için 19 Martta düğmeye bastılar. Daha öncede CHP’ nin 1,5 yıl önce yapmış olduğu ve Özgür Özel ve ekibinin kazandığı Kurultay’da oylar satın alındı, usulsüzlük var iddiası ile iptalini istediler, bunu kime yaptırdılar her partinin içinde satılık tipler var bunlara yaptırdılar ama bu konu ile ilgilide hiçbir bilgi ve belgeye ulaşamadılar.
İşin daha ilginç tarafı bu kurultay sonuçları Yüksek Seçim Kurulu tarafından değerlendirip onaylandı ve kazananlara mazbataları verildi, biz hukukçu değiliz ama ünlü Anayasa profesörleri şunu söylüyor, hiçbir mahkeme Anayasa mahkemesi dâhil YSK kararlarına müdahale edemez ve iptal edemez, peki neyi tartışıyoruz, madem hiçbir mahkemenin bu olaya müdahale etme dava açma şansı yok nedir bu yaşananlar. CHP’nin değil hiçbir partinin Kurultayı’nın iptali hukuken mümkün değil, ayrıca siyasi partiler kanununda butlan ’ada, kayyuma ’da yer yok. Yasa ve yönetmelik kurultaylarda, seçimlerle ilgili alınan kararların iptali için itirazın Kurultay’dan sonraki 2 gün içinde yapılmasını zorunlu kılıyor.
Üzüldüğümüz taraf devletin tarafsız olmakla yükümlü olduğu kurumu TRT hiç utanmadan, sıkılmadan bu konuya balıklama dalıyor.
CHP 100 yıllık bir parti, Dünya’da az örneği var ya da hiç yok, öyle saçma sapan iddialarla teslim alınamaz, Butlan’mış ( yok sayma) , Kayyum atamaymış geçin bunları hikaye, boş laf bunlar, yapmaya çalıştıkları şey gündemi değiştirmek, asgari ücrete, memura, emekliye ne kadar zam verilecek, insanlar açlıkla mücadele ediyor, işsizlik almış başını gidiyor, enflasyonu düşüremiyorlar bunları konuşmamak lazım sıkıntı burada, dostlar ben bu yazıyı bu mahkeme görülmeden kaleme aldım kesinlikle ileri bir tarihe ertelenip gündemde tutulmaya çalışılacaktır, bir sonraki mahkemede daha ileri bir tarihe atılacak, yani bu kılıcı sürekli üstünde tutacak, sonuç mu asla bir şey olmayacak.
Şimdi gelelim başlığa Kuzuların Sessizliğine, Butlan beklentisi olanlara, bu kişiler utançla hatırlanıp, lanetleneceklerdir, ailesine ve çocuklarına temiz bir isim bırakamayacaklardır, yolun sonunda iktidarın koltuk değneği olacaklardır ve hiç hatırlanmayacaklardır dedi İmamoğlu, çokta haklı.
Eğer düşmanın seni övüyorsa sende bir puşt’luk var demektir, puşt kelimesi hakarettir, kim için söylenirse söylensin cezası yoktur. Kürt’çe deki pişt, arka sözcüğünün dengidir, arakadan iş çeviren, güvenilmez anlamı taşır. Bu bilgilendirmeyi yaptıktan sonra gelelim konumuza.
İktidar medyası şimdi sn. Kılıçdaroğlu’na hep bir ağızdan övgüler düzüyor, alkış tutuyor, yukarıdaki sözü bu nedenle yazdım.
2012 de göreve geldiğinde beklentiler çok fazlaydı partinin oyları bir miktarda olsa artış gösterdi kendisi de başaramazsam partinin oylarını % 40 lara çıkaramazsam bırakırım demişti ama 12 yılda 13 seçim kaybetti ve partinin oyları % 22 lere kadar düştüğü zamanlar oldu, dürüstlüğüne güvendiğimiz o adam sözünde durmadı ve gitmedi. Şimdi çok önemli dolduğunu düşündüğüm bir şeyden bahsedeceğim, kurultaylar yapılıyor bazen liderler değişiyor bunları değiştiren oy kullanan delegeler mi zannediyorsunuz, asla, ABD’nin karşısına her konuda takoz olarak çıkan CHP’nin fişinin çekilmesi lazımdı bir komplo düzenlendi sn. Baykal bir kasetle devre dışı bırakıldı peki yerine Kılıçdaroğlu’nun getirilmesine kim ne zaman karar verdi. İsveç’te İpekyolu Enstitüsü adında bir düşünce kuruluşu var CİA’nın yan kuruluşu dikkat edin tarihe 2008 de Ulusalcı Deniz Baykal’ın Gen. Başkanlıktan ayrılmaya mecbur edileceğini, onun yerine Kılıçdaroğlu’nun getirileceğini CHP’nin parti politikalarının değiştirileceğini anlatıyor adamlar, kimler mi ABD’den bahsediyoruz, bu raporun yazıldığı yıllarda Kılıçdaroğlu sıradan bir M. Vekili ve kimse tanımıyor kendisini, bir yıl sonra bazı mucizeler gerçekleşti 2009 da sayın medyamız Kılıçdaroğlu nu parlatmaya başladı, devamlı ekranlara çıkarıldı, kamuoyuna tanıtıldı 2010 da Baykal kaseti patlatıldı söylenenler gerçekleşti, Atatürkçüler partiden dışlandı, onların yerine 2. Cumhuriyetçiler dolduruldu, CHP artık ayak bağı olmayacaktı.
Dostlar maalesef böyle sadece CHP’de değil tüm partilerde lider kim olacak buna biz karar veremiyoruz, A. Menderes dâhil bu güne kadar ülkeyi yönetenlere bir bakın hemen hepsi seçimlerden 3-5 ay önce mutlaka ABD ‘ye giderler hatta darbeci K. Evren bile 12 Eylül’den önce ABD’ye gitmiştir bırakın ülkeyi yönetenleri darbeyi yapacak olanı bile ABD belirliyor, 15 Temmuz darbesini ve Fetoyu’da onlar finanse edip himayelerine almadı mı madem dost bunlar peki neden fetoyu vermediler, geçin bunları sanırım birçoğunuzun bu yaşananlardan haberi yok o zamanlar söylendiğinde hadi canım deyip dikkate alınmıyor ama sonuç onlar ne diyorsa, kim diyorsa o oluyor. Sadece B. Ecevit ve N.Erbakan’ı bunların dışında tutuyorum.
Bu hafta kusura bakmayın yazıyı toparlayamıyorum asıl mesele sn. Kılıçdaroğlu’nun son günlerdeki davranışları ile ilgili olacaktı. Kemal bey dürüst adamdı ama CHP’de başarılı olamadı, bir adalet yürüyüşü yaptı, o cehennem sıcağında kilometrelerce arkasında yürüdük çok ses getirdi ama bir Ekmeleddin olayı var ki hala bu soruya cevap veremiyor, sn. Büyükerşen’in adaylığı açıklanmak üzereyken bir günde fikir değiştirip onu bizim partimize kimin aday gösterdiğini anlatamadı ki biz yönetimde iken defalarca yazılı olarak sorduk cevap yok aslında Bahçeli’nin dayatması idi ama arkasında yine ABD vardı. Mühürsüz oyları kabul etti ve Anayasa mahkemesine götürmedi ve atı alanın Üsküdar’ı geçmesine izin verdi sesini çıkarmadı, M. İnceyi harcamak için aday yaptı asla arkasında durmadı, bakın önemli bir şey daha var C. Bşk.nı Erdoğan altılı masanın bir üyesi olan sn. T. Karamollaoğlu’nu seçimlerden önce saraya çağırıp 2-3 saat görüşüyor, abi ne yap yap altılı masanın adayının Kılıçdaroğlu olmasını sağla diyor bu bir iddia ama inanın hepiniz çok iyi hatırlayacaksınız bu abimizde çok ciddi mücadele verip hatta kendi parti binası önünde bu açıklamayı bizzat yapmıştı, sn. Kılıçdaroğlu na asla kazanamayacaksın anketler bunu gösteriyor diyen çok önemli isimlere bile Kılıçdaroğlu % 60 larla kazanacağız diye diretiyor, aslında M.Yavaş veya İmamoğlu ile girilse açık ara kazanılıyor, üzgünüm dostlar sn. Kılıçdaroğlu bu davranışı ile ülkede gençlerin umutlarını yok etmiştir, işçilerimizi, memurumuzu, emeklimizi açlığa mahkum etmiştir, çok üzücü birde kurultay seçimlerinden sonra videolardan izledim hiçbir sorun yok deyip ki bunu ceza evinde İmamoğlu na da söylediği halde AKP’nin kayığına binip hiç olmayacak yok kayyum, butlan gibi şeylerin peşine takılıp partiyi bölüp tekrar iktidar olmaya çalışan AKP’nin değirmenine su taşımaya çalışmaktadır.
Sn. Kılıçdaroğlu aklını başına topla CHP’de senin dönemin bitti gel diğer eski Gen. Başkanlar gibi abilik yap, onursal başkan ol, danışman ol sırtımızda taşıyalım ama bir bölen olma, son yandaş olma, böyle bir şansları yok ama olduğunu kabul edelim tekrar geri dönersen üç ay içinde kurultayı toplayacağım de, bir zamanlar arkamda dürüst bir insan görürsem gen. Başkanlığı bırakırım gibi çok yanlış bir söyleminiz vardı bu bütün CHP’lilere ciddi hakaretti, son yaşanan belediye operasyonların da da dürüst bld. Bşk.larımın arkasındayım diyorsun o zaman demek ki dürüst olmayan başkanlarımız mı var lütfen açıklar mısınız, lütfen yeter size olan sevgi ve saygımızın bir parça kalmasını istiyorsanız yeter, haddinizi bilin bu genç yönetime destek verin çünkü partiyi inanılmaz yerlere taşıyıp yıllar sonra 1. Parti yaptılar, hepimize umut oldular, CHP’ nin yürüyen merdivenine çomak sokmak sadece iktidarı sevindirir, gidip o inanılmaz kalabalıkların toplandığı mitinglerde çık o otobüsün üstüne onların elini havaya kaldır, birlik, beraberlik mesajları ver, sana yakışanda budur.
Kılıçdaroğlu’nun bu anlamsız çıkışına eski parti yöneticilerinden, Bld. Başkanlarından, İl, İlçe başkanlarından, üyelerden çok ciddi tepkiler geldi bir tepkide Anadolu’da Bozkırın ortasında Eskişehir’i bir Avrupa kenti yapan ve 25 yıl yöneten, 1 milyon öğrenci yetiştiren B.Ş. Bld. Başkanı Prof. Dr. Yılmaz Büyükerşen’den geldi, bu konuyu da bu eleştiri ile bitirelim.
Son CHP Kurultayına kadarki hizmetleri dolayısıyla vefa duygularıyla dolu hislere sahip olduğumuz K. Kılıçdaroğlu’nun son günlerdeki tutumu, kendinin siyasi hırslarının maalesef aklının çok üstünde olduğu gerçeğini geç ’de olsa, ortaya koymuştur. Bu gerçek, Atatürk’ün kurduğu CHP’nin ruhuna ve prensiplerine tamamen aykırıdır.
Esefle kınıyorum.
YOLUMUZ AÇIK OLSUN
Dostlar bu yıl şampiyon olan Kestel sporumuz BAL ligine yükselmişti, yine şehrimizin takımı olan Fethiye spor kulübümüzde 3. Lige yükselmişti, Fethiye spor tesis ve kadro eksikliği yüzünden bu ligdeki haklarını bize devretti bu nedenle ve Kestel Çilek Spor olarak yolumuza 3. Ligde devam edeceğiz, bu kararı alan başta Bld. Başkanımız Ferhat Erol ve emeği geçenlere çok teşekkür ediyorum, bu işin içinden gelmiş biri olarak bu lige çıkmanın zorluklarını çok iyi bilirim, bu şansı çok iyi kullanmalı ve ilçemizden genç sporcular çıkarmalıyız. Yolumuz açık ve engelsiz olsun, SN. Kemal Tan başkanlığındaki yeni yönetim kurulumuza ve takımımıza başarılar diliyorum.
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Osman Fahri Ünal
Kuzuların Sessizliği
AKP ve yandaş medyası CHP’nin bu yükselişi ve 1. Parti olması nedeniyle telaşa kapıldı, bir şeyler yapmalıydı, nasıl olsa devletin tüm imkânları tamamen elinde, istediğini yaptırıyor, ülkenin ve Avrupa’nın en büyük şehrinin belediye başkanı ve CHP’nin C. Başkanı adayı,onlarca il ve ilçe belediye başkanı, yüzün üzerinde belediyelerin üst düzey yöneticileri, CHP’li meclis üyeleri, Anayasa mahkemesi kararına rağmen seçilmiş milletvekili, gazeteciler, yasal hakları olan gösterilere katılmış öğrenciler, yeni tahliye oldu bir siyasi parti gen. Başkanı, daha doğrusu ağzını açanı ceza evine tıkıyor, henüz haklarında ne bir suç ne de iddianame var, neden tutuklanıyorlar akıl almıyor, nasıl mı, ruhunu satmış yalancı şahitler ve tamamı yalan olan itirafçılar sayesinde, böyle bir hukuk sistemi olabilir mi, demek ki içimizden biri kötülük yapmak isterse çok kolay gizli tanık ol git istediğin kişiyi yak, hatırlayın bir pkk’lı gizli tanık olup bu ülkenin Gen. Kurmay başkanını hapse attırmıştı, ya da ceza evinde misin itirafçı ol yani yalancı şahitlik gibi adamı yak ama sen dışarı çık, gerçekten böyle bir adaletsizlik olamaz.
AKP ve Erdoğan’ın toplumu idare ve ikna edecek gücü kalmadı ve her geçen gün erimeye devam ediyor ve Erdoğan’ın seçim kazanma şansıda hiç kalmadı, kendi tabanını da kontrol edemiyor, teşkilatlar sahada yok, Kızılay kampında bir Akp’li M. Vekilinin Erdoğan’a dediği gibi sokağa çıkacak yüzümüz yok, Erdoğan’ın oyunu arttıracak hiçbir çabaları da yok, ne yapmak lazım CHP’yi bölmek, parçalamak lazım, başına yeni bir yönetim getirmek lazım ve nasıl olsa devletin bütün kurumları elinde bunun için 19 Martta düğmeye bastılar. Daha öncede CHP’ nin 1,5 yıl önce yapmış olduğu ve Özgür Özel ve ekibinin kazandığı Kurultay’da oylar satın alındı, usulsüzlük var iddiası ile iptalini istediler, bunu kime yaptırdılar her partinin içinde satılık tipler var bunlara yaptırdılar ama bu konu ile ilgilide hiçbir bilgi ve belgeye ulaşamadılar.
İşin daha ilginç tarafı bu kurultay sonuçları Yüksek Seçim Kurulu tarafından değerlendirip onaylandı ve kazananlara mazbataları verildi, biz hukukçu değiliz ama ünlü Anayasa profesörleri şunu söylüyor, hiçbir mahkeme Anayasa mahkemesi dâhil YSK kararlarına müdahale edemez ve iptal edemez, peki neyi tartışıyoruz, madem hiçbir mahkemenin bu olaya müdahale etme dava açma şansı yok nedir bu yaşananlar. CHP’nin değil hiçbir partinin Kurultayı’nın iptali hukuken mümkün değil, ayrıca siyasi partiler kanununda butlan ’ada, kayyuma ’da yer yok. Yasa ve yönetmelik kurultaylarda, seçimlerle ilgili alınan kararların iptali için itirazın Kurultay’dan sonraki 2 gün içinde yapılmasını zorunlu kılıyor.
Üzüldüğümüz taraf devletin tarafsız olmakla yükümlü olduğu kurumu TRT hiç utanmadan, sıkılmadan bu konuya balıklama dalıyor.
CHP 100 yıllık bir parti, Dünya’da az örneği var ya da hiç yok, öyle saçma sapan iddialarla teslim alınamaz, Butlan’mış ( yok sayma) , Kayyum atamaymış geçin bunları hikaye, boş laf bunlar, yapmaya çalıştıkları şey gündemi değiştirmek, asgari ücrete, memura, emekliye ne kadar zam verilecek, insanlar açlıkla mücadele ediyor, işsizlik almış başını gidiyor, enflasyonu düşüremiyorlar bunları konuşmamak lazım sıkıntı burada, dostlar ben bu yazıyı bu mahkeme görülmeden kaleme aldım kesinlikle ileri bir tarihe ertelenip gündemde tutulmaya çalışılacaktır, bir sonraki mahkemede daha ileri bir tarihe atılacak, yani bu kılıcı sürekli üstünde tutacak, sonuç mu asla bir şey olmayacak.
Şimdi gelelim başlığa Kuzuların Sessizliğine, Butlan beklentisi olanlara, bu kişiler utançla hatırlanıp, lanetleneceklerdir, ailesine ve çocuklarına temiz bir isim bırakamayacaklardır, yolun sonunda iktidarın koltuk değneği olacaklardır ve hiç hatırlanmayacaklardır dedi İmamoğlu, çokta haklı.
Eğer düşmanın seni övüyorsa sende bir puşt’luk var demektir, puşt kelimesi hakarettir, kim için söylenirse söylensin cezası yoktur. Kürt’çe deki pişt, arka sözcüğünün dengidir, arakadan iş çeviren, güvenilmez anlamı taşır. Bu bilgilendirmeyi yaptıktan sonra gelelim konumuza.
İktidar medyası şimdi sn. Kılıçdaroğlu’na hep bir ağızdan övgüler düzüyor, alkış tutuyor, yukarıdaki sözü bu nedenle yazdım.
2012 de göreve geldiğinde beklentiler çok fazlaydı partinin oyları bir miktarda olsa artış gösterdi kendisi de başaramazsam partinin oylarını % 40 lara çıkaramazsam bırakırım demişti ama 12 yılda 13 seçim kaybetti ve partinin oyları % 22 lere kadar düştüğü zamanlar oldu, dürüstlüğüne güvendiğimiz o adam sözünde durmadı ve gitmedi. Şimdi çok önemli dolduğunu düşündüğüm bir şeyden bahsedeceğim, kurultaylar yapılıyor bazen liderler değişiyor bunları değiştiren oy kullanan delegeler mi zannediyorsunuz, asla, ABD’nin karşısına her konuda takoz olarak çıkan CHP’nin fişinin çekilmesi lazımdı bir komplo düzenlendi sn. Baykal bir kasetle devre dışı bırakıldı peki yerine Kılıçdaroğlu’nun getirilmesine kim ne zaman karar verdi. İsveç’te İpekyolu Enstitüsü adında bir düşünce kuruluşu var CİA’nın yan kuruluşu dikkat edin tarihe 2008 de Ulusalcı Deniz Baykal’ın Gen. Başkanlıktan ayrılmaya mecbur edileceğini, onun yerine Kılıçdaroğlu’nun getirileceğini CHP’nin parti politikalarının değiştirileceğini anlatıyor adamlar, kimler mi ABD’den bahsediyoruz, bu raporun yazıldığı yıllarda Kılıçdaroğlu sıradan bir M. Vekili ve kimse tanımıyor kendisini, bir yıl sonra bazı mucizeler gerçekleşti 2009 da sayın medyamız Kılıçdaroğlu nu parlatmaya başladı, devamlı ekranlara çıkarıldı, kamuoyuna tanıtıldı 2010 da Baykal kaseti patlatıldı söylenenler gerçekleşti, Atatürkçüler partiden dışlandı, onların yerine 2. Cumhuriyetçiler dolduruldu, CHP artık ayak bağı olmayacaktı.
Dostlar maalesef böyle sadece CHP’de değil tüm partilerde lider kim olacak buna biz karar veremiyoruz, A. Menderes dâhil bu güne kadar ülkeyi yönetenlere bir bakın hemen hepsi seçimlerden 3-5 ay önce mutlaka ABD ‘ye giderler hatta darbeci K. Evren bile 12 Eylül’den önce ABD’ye gitmiştir bırakın ülkeyi yönetenleri darbeyi yapacak olanı bile ABD belirliyor, 15 Temmuz darbesini ve Fetoyu’da onlar finanse edip himayelerine almadı mı madem dost bunlar peki neden fetoyu vermediler, geçin bunları sanırım birçoğunuzun bu yaşananlardan haberi yok o zamanlar söylendiğinde hadi canım deyip dikkate alınmıyor ama sonuç onlar ne diyorsa, kim diyorsa o oluyor. Sadece B. Ecevit ve N.Erbakan’ı bunların dışında tutuyorum.
Bu hafta kusura bakmayın yazıyı toparlayamıyorum asıl mesele sn. Kılıçdaroğlu’nun son günlerdeki davranışları ile ilgili olacaktı. Kemal bey dürüst adamdı ama CHP’de başarılı olamadı, bir adalet yürüyüşü yaptı, o cehennem sıcağında kilometrelerce arkasında yürüdük çok ses getirdi ama bir Ekmeleddin olayı var ki hala bu soruya cevap veremiyor, sn. Büyükerşen’in adaylığı açıklanmak üzereyken bir günde fikir değiştirip onu bizim partimize kimin aday gösterdiğini anlatamadı ki biz yönetimde iken defalarca yazılı olarak sorduk cevap yok aslında Bahçeli’nin dayatması idi ama arkasında yine ABD vardı. Mühürsüz oyları kabul etti ve Anayasa mahkemesine götürmedi ve atı alanın Üsküdar’ı geçmesine izin verdi sesini çıkarmadı, M. İnceyi harcamak için aday yaptı asla arkasında durmadı, bakın önemli bir şey daha var C. Bşk.nı Erdoğan altılı masanın bir üyesi olan sn. T. Karamollaoğlu’nu seçimlerden önce saraya çağırıp 2-3 saat görüşüyor, abi ne yap yap altılı masanın adayının Kılıçdaroğlu olmasını sağla diyor bu bir iddia ama inanın hepiniz çok iyi hatırlayacaksınız bu abimizde çok ciddi mücadele verip hatta kendi parti binası önünde bu açıklamayı bizzat yapmıştı, sn. Kılıçdaroğlu na asla kazanamayacaksın anketler bunu gösteriyor diyen çok önemli isimlere bile Kılıçdaroğlu % 60 larla kazanacağız diye diretiyor, aslında M.Yavaş veya İmamoğlu ile girilse açık ara kazanılıyor, üzgünüm dostlar sn. Kılıçdaroğlu bu davranışı ile ülkede gençlerin umutlarını yok etmiştir, işçilerimizi, memurumuzu, emeklimizi açlığa mahkum etmiştir, çok üzücü birde kurultay seçimlerinden sonra videolardan izledim hiçbir sorun yok deyip ki bunu ceza evinde İmamoğlu na da söylediği halde AKP’nin kayığına binip hiç olmayacak yok kayyum, butlan gibi şeylerin peşine takılıp partiyi bölüp tekrar iktidar olmaya çalışan AKP’nin değirmenine su taşımaya çalışmaktadır.
Sn. Kılıçdaroğlu aklını başına topla CHP’de senin dönemin bitti gel diğer eski Gen. Başkanlar gibi abilik yap, onursal başkan ol, danışman ol sırtımızda taşıyalım ama bir bölen olma, son yandaş olma, böyle bir şansları yok ama olduğunu kabul edelim tekrar geri dönersen üç ay içinde kurultayı toplayacağım de, bir zamanlar arkamda dürüst bir insan görürsem gen. Başkanlığı bırakırım gibi çok yanlış bir söyleminiz vardı bu bütün CHP’lilere ciddi hakaretti, son yaşanan belediye operasyonların da da dürüst bld. Bşk.larımın arkasındayım diyorsun o zaman demek ki dürüst olmayan başkanlarımız mı var lütfen açıklar mısınız, lütfen yeter size olan sevgi ve saygımızın bir parça kalmasını istiyorsanız yeter, haddinizi bilin bu genç yönetime destek verin çünkü partiyi inanılmaz yerlere taşıyıp yıllar sonra 1. Parti yaptılar, hepimize umut oldular, CHP’ nin yürüyen merdivenine çomak sokmak sadece iktidarı sevindirir, gidip o inanılmaz kalabalıkların toplandığı mitinglerde çık o otobüsün üstüne onların elini havaya kaldır, birlik, beraberlik mesajları ver, sana yakışanda budur.
Kılıçdaroğlu’nun bu anlamsız çıkışına eski parti yöneticilerinden, Bld. Başkanlarından, İl, İlçe başkanlarından, üyelerden çok ciddi tepkiler geldi bir tepkide Anadolu’da Bozkırın ortasında Eskişehir’i bir Avrupa kenti yapan ve 25 yıl yöneten, 1 milyon öğrenci yetiştiren B.Ş. Bld. Başkanı Prof. Dr. Yılmaz Büyükerşen’den geldi, bu konuyu da bu eleştiri ile bitirelim.
Son CHP Kurultayına kadarki hizmetleri dolayısıyla vefa duygularıyla dolu hislere sahip olduğumuz K. Kılıçdaroğlu’nun son günlerdeki tutumu, kendinin siyasi hırslarının maalesef aklının çok üstünde olduğu gerçeğini geç ’de olsa, ortaya koymuştur. Bu gerçek, Atatürk’ün kurduğu CHP’nin ruhuna ve prensiplerine tamamen aykırıdır.
Esefle kınıyorum.
YOLUMUZ AÇIK OLSUN
Dostlar bu yıl şampiyon olan Kestel sporumuz BAL ligine yükselmişti, yine şehrimizin takımı olan Fethiye spor kulübümüzde 3. Lige yükselmişti, Fethiye spor tesis ve kadro eksikliği yüzünden bu ligdeki haklarını bize devretti bu nedenle ve Kestel Çilek Spor olarak yolumuza 3. Ligde devam edeceğiz, bu kararı alan başta Bld. Başkanımız Ferhat Erol ve emeği geçenlere çok teşekkür ediyorum, bu işin içinden gelmiş biri olarak bu lige çıkmanın zorluklarını çok iyi bilirim, bu şansı çok iyi kullanmalı ve ilçemizden genç sporcular çıkarmalıyız. Yolumuz açık ve engelsiz olsun, SN. Kemal Tan başkanlığındaki yeni yönetim kurulumuza ve takımımıza başarılar diliyorum.
Kalın Sağlıcakla
Osman Fahri Ünal