TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
SON DAKİKA
Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Chp

haberalmedya - Chp haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Chp haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Özgür Özel, İstanbul'a geliyor Haber

Özgür Özel, İstanbul'a geliyor

CHP lideri Özgür Özel, İstanbul'a geliyor. Ankara'daki tüm toplantıları iptal eden Özel'in Vatan Emniyet'e götürülecek İmamoğlu'na destek için yanına gideceği öğrenildi. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı aralarında İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun da olduğu 100 kişiye yönelik geniş çaplı operasyon başlattı. İmamoğlu ve sanıklar hakkında "suç örgütü liderliği", "Terör örgütü PKK ile ortak hareket ederek kent uzlaşısına dahil olmak" ve yolsuzluk suçlaması iddiasıyla gözaltı kararı verildi. İmamoğlu, sabah erken saatlerde evine düzenlenen polis baskınıyla gözaltına alındı. CHP İstanbul İl Başkanı Özgür Çelik, Özgür Özel'in Ankara'dan yola çıktığını ve tüm CHP'lilerin Vatan Emniyet'te gideceğini ifade etti. 'TESLİM OLMAYACAĞIZ' Özel, X hesabından yaptığı açıklamada şunları kaydetti: "Milletin yerine karar vermek, halkın iradesinin yerine geçmek ya da ona engel olmak için güç kullanmak darbedir. Şu anda bir sonraki cumhurbaşkanını milletin belirlemesine engel olmak üzere bir güç devrededir. Bir sonraki cumhurbaşkanımıza darbe girişimi ile karşı karşıyayız... Milletimiz devletini sever ama birileri tarafından devlet milletin karşısına dikilirse millet buna izin vermez. Esas güç millettir ve en sonunda millet kazanır... Yine öyle olacak. Teslim olmayacağız. En sonunda yine milletin dediği olacak ve Türkiye kazanacak." İmamoğlu ve sanıklar hakkında "suç örgütü liderliği", "Terör örgütü PKK ile ortak hareket ederek kent uzlaşısına dahil olmak" ve yolsuzluk suçlaması iddiasıyla gözaltı kararı verildi.

Özgür Karabat: “Türkiye’nin Gerçek Diploma Problemi Üniversiteli İşsizlerdir” Haber

Özgür Karabat: “Türkiye’nin Gerçek Diploma Problemi Üniversiteli İşsizlerdir”

“AİLELER BÜYÜK FEDAKÂRLIK YAPIYOR, GENÇLER İŞ BULAMIYOR” Ailelerin büyük zorluklarla çocuklarını üniversiteye gönderdiğini ancak mezun olan gençlerin iş bulmakta ciddi sıkıntılar yaşadığını vurgulayan Karabat, her dört lisans mezunundan birinin işsiz olduğunu ifade etti. Lisans mezunlarının kayıtlı istihdam oranının 2022’de %75,1 iken 2023’te yalnızca %75,6’ya yükseldiğini belirten Karabat, ön lisans mezunlarında ise tablonun daha vahim olduğunu söyledi. Ön lisans mezunlarının kayıtlı istihdam oranının 2022’de %67,3, 2023’te ise %67,7 olduğunu aktardı. “MEZUNLAR KENDİ ALANLARINDA İŞ BULAMIYOR” Üniversite mezunlarının iş bulma süresinin uzadığını kaydeden Karabat, lisans mezunlarının ortalama 14,4 ayda, ön lisans mezunlarının ise 15,9 ayda iş bulabildiğini belirtti. Ancak iş bulanların da çoğunlukla mezun oldukları alan dışında çalışmak zorunda kaldığını ifade etti. “GENÇLER KÖTÜ KOŞULLARDA ÇALIŞMAYA MECBUR KALIYOR” Üniversite mezunu gençlerin işsizlik nedeniyle inşaatlarda, madenlerde, hizmet sektöründe ve günlük işlerde kayıt dışı çalışmak zorunda kaldığını vurgulayan Karabat, kötü çalışma koşulları nedeniyle gençlerin hastalandığını, yaralandığını ve hayatlarını kaybettiğini belirtti. “GENÇLER TÜRKİYE’DEN UMUDUNU KESTİ” Karabat, işsizlik ve kötü çalışma koşulları nedeniyle yüz binlerce gencin Japonya’dan Almanya’ya kadar farklı ülkelere göç ettiğini ifade etti. Tüm bu sorunlara karşı sorumluluk hissetmeyen AKP’nin, diploma tartışmalarıyla gündemi değiştirmeye çalıştığını savundu. “AKP VE ERDOĞAN SANDIKTA KAYBETTİ” Türkiye’nin artık AKP ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı iktidarda görmek istemediğini belirten Karabat, “Sandıkta CHP’yi yenemeyenler masa başı oyunlarla iktidarlarını sürdürmeye çalışıyor. Ne yaparsanız nafile, halk kararını çoktan verdi, gidiyorsunuz!” ifadelerini kullandı.

Yankı Bağcıoğlu: Çanakkale Ruhu ve Şehitlerimize Vefa Borcumuz Haber

Yankı Bağcıoğlu: Çanakkale Ruhu ve Şehitlerimize Vefa Borcumuz

Bağcıoğlu, yazılı açıklamasında, Çanakkale’de yazılan destanın, güçlü bir donanmanın ve caydırıcı bir savunma gücünün önemini bir kez daha hatırlattığını belirterek şu ifadelere yer verdi: “110 yıl önce bugün; Çanakkale’de kahramanlık destanı yazan, Çanakkale’nin geçilemeyeceğini yedi düvele gösteren, NUSRAT mayın gemisi ve sahil bataryalarımız ile harekâtı keşif faaliyetleri icra ederek destekleyen havacılık birliğinin fedakâr personelini rahmet ve minnetle anıyorum. 18 Mart 1915 Deniz Zaferi sonucunda, düşmanın denizden geçerek payitahta ulaşması engellenmiş ve başta birleşik işgalci güçler olmak üzere tüm dünyaya destansı bir savunma ve kahramanlık dersi verilmiştir. Çanakkale Deniz Zaferi ve müteakiben karada da elde edilen nihai ve stratejik zafer elbette birçok sonucu ortaya çıkarmıştır. Ebedi Başkomutan Gazi Mustafa Kemalin askeri dehasının dünya harp sahnesinde tescil edilmesi, Türk askerinin büyük fedakârlık ve kahramanlığı bunlardan en önemlileridir. Ama stratejik bir ders de “Anavatanımızın Donanma varlığı olmadan savunulamayacağıdır”. 27 Mart 1909 tarihli Bahriye Encümeni Mazbatasında devleti yönetenlerin korku, kuruntu, ihmal ve yanlış yönlendirme ile Osmanlı Donanmasını düşürdükleri durum çok net bir şekilde özetlenmektedir. “…Donanma Haliç'te hareketsiz bırakılmış, ateş talimi ve manevradan kaçınmakta, buna kalkışmak bile büyük suç sayılmaktaydı… Bakımları yapılmayan gemiler pastan çürüyorlardı...” Denizci personelin fedakârca gemileri faal tutma gayretlerine rağmen, hareket ve harekât kabiliyetini kaybeden Donanma, Türk yurdunu tehdit eden düşmana ileriden karşı koyamamış ve bu zafiyetin sonucu olarak binlerce vatan evladımız şehit olmuştur. “Donanmasız Anadolu olamaz” gerçeği öncelikle devleti idare edenlerin sonra da Türk milletinin şiarı olmalıdır. Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün dediği gibi, “Zaferi, denizi kontrol altında tutan, ihtiyacı olan şeyi ihtiyacı olduğu zaman istediği yere ulaştırabilen ülke kazanır.” anlayışımız ile, bir daha Çanakkale de düşman muharip gemilerini görmemek adına donanmamızı hür ve gür tutmalıyız. 2005-2015 yılları arasında göz yumulan ve işbirliği yapılan hain kumpasların öncelikli hedefinin Türk Deniz Kuvvetleri personeli olduğu da unutulmaması gereken acı bir gerçektir. Bu durumda gemiler belki harekât kabiliyetlerini kaybetmemiş ancak çok değerli amiral, subay ve astsubaylar tasfiye edilmiştir. Aziz şehitlerimizin ve kahraman gazilerimizin anılması için Cumhuriyet Halk Partisinin üçüncü Genel Başkanı Sn. Bülent Ecevit’in başbakanlığı döneminde 2000 yılında yayımlanan genelge ile ilk adım atılmış ve 19 Eylül günü ‘‘Şehitler ve Gaziler Günü’’ olarak ilan edilmiştir. 27 Haziran 2002 tarihinde yine Sn. Ecevit’in başbakanlığı döneminde kabul edilen 4768 sayılı Kanunla da 18 Mart günü ‘’Şehitler Günü” olarak kabul edilmiştir. Ebedi Başkomutanımız Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün “Dünyanın hiçbir ordusunda yüreği seninkinden daha temiz, daha sağlam bir askere rastlanmamıştır. Her zaferin mayası sendedir. Her zaferin en büyük payı senindir…” sözünün vücut bulmuş halidir kahraman gazilerimiz. Şehit yakınlarımız ise; bu vatan için nihai fedakarlığı yapan birer metanet, fazilet ve vatanseverlik abidesidir. Cumhuriyetimizin kurucu ve koruyucu partisi olarak her zaman olduğu gibi bundan sonra da kahramanlarımıza ve bize emanet edilen ailelerine her türlü destek en öncelikli görevimizdir. Son 14 aydır; 91 il ve ilçede 156 “Şehit Ailesi ve Gazi Derneği’’ni ziyaret ettik. Gerek aile ziyaretlerinde gerekse derneklerde toplam 333 şehit yakını ve 1077 gazi ile istişarelerde bulunarak mevcut problemleri ve sıkıntıları birinci ağızdan dinledik, çözüm yolları ürettik. 12-13 Haziran 2024 tarihinde şehit aileleri ve gazilerimiz tarafından kurulan derneklerimizin katılımı ile düzenlediğimiz “Şehit Aileleri ve Gaziler/Kahramanlara Vefa Çalıştayı”nda “Er gazilerimiz başta olmak üzere maaşlardaki adaletsizlikler, istihdam imkanı yaratılması, terörle mücadelede yaralanıp gazi sayılmayan kahramanlarımızın durumu, çocuklarının eğitimi, emsal özlük hakları, ortez ve protez işlemleri başta sağlık ihtiyaçları” gibi bir çok sorun alanında ortak akıl ile çözüm yolları üretmeye çalıştık. Ne yazık ki verilen 18 kanun teklifi halen TBMM ilgili komisyonunda bekletilmektedir. Bu bağlamda siyaset dışı olan bu konuda; tüm siyasi partilerin gerekli desteği göstererek Şehit aileleri ve gazilerimizin sorunlarına yönelik gerekli desteği sağlayacağını umut ediyoruz. Bu onurlu ve önemli günde; ebedi Başkomutanımız Çanakkale Kahramanı Gazi Mustafa Kemal Atatürk, silah arkadaşları, Nusret mayın gemisi ile Türk bahriyesi sahil bataryalarının kahraman personelini ve bu toprakları vatan yapan tüm şehitlerimiz ile ebediyete intikal eden gazilerimizi rahmet ve minnetle anıyorum. Tüm gazilerimize ve şehit yakınlarımıza sağlıklı bir yaşam diliyorum.”

Bakan Uraloğlu’nun İki Cümlelik Yanıtına Ulaş Karasu’dan Tek Kelimelik Tepki: “Gideceksiniz” Haber

Bakan Uraloğlu’nun İki Cümlelik Yanıtına Ulaş Karasu’dan Tek Kelimelik Tepki: “Gideceksiniz”

Bu yanıta tepki gösteren Karasu, “İktidar milletin cebinden alıp yandaş şirketlerin kasasına koyuyor. Emekliye sadaka gibi bayram ikramiyesini reva gören bu iktidar, iş şirketlere gelince musluğu sonuna kadar açıyor. Sorulara, milletle dalga geçer gibi iki cümleyle sözde yanıt veriyor. Ben de tek sözcükle yanıt veriyorum: Gideceksiniz” sözleriyle karşılık verdi. Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, CHP Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı’ndan Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Ulaş Karasu’nun Mersin’deki Erdemli-Kızkalesi Otoyol Projesi’nin ihaleden iki yıl sonra üç kez değiştirilmesi ve ihaleyi alan Kolin İnşaat’ın 600 milyon dolar ekstra kazanç elde etmesiyle ilgili verdiği soru önergesini yanıtladı. "Gideceksiniz" Bakan Uraloğlu, Karasu’nun 10 Ocak’ta TBMM Başkanlığı’na sunduğu önergeye, “Çeşmeli-Erdemli-Silifke-Taşucu Otoyolu Projesi, Çeşmeli Kızkalesi kesiminde yaklaşık yüzde 24’lük ilerleme gerçekleşmiş olup yapım çalışmaları devam etmektedir. Diğer taraftan Kamu Özel İşbirliği (KÖİ) projelerinde tüm iş ve işlemler mevzuatına uygun olarak uygulama sözleşmelerinde yer alan hükümler çerçevesinde yürütülmektedir” yanıtını verdi. CHP’li Karasu, Uraloğlu’nun yanıtına yaptığı yazılı açıklamayla tepki gösterdi. Karasu şunları kaydetti: “İktidar milletin cebinden alıp yandaş şirketlerin kasasına koyuyor. Emekliye sadaka gibi bayram ikramiyesini reva gören bu iktidar, iş şirketlere gelince musluğu sonuna kadar açıyor. Sorulara, milletle dalga geçer gibi iki cümleyle sözde yanıt veriyor. Ben de tek sözcükle yanıt veriyorum: Gideceksiniz.” “Devlet işi ciddiyet ister” Atanmış bakanların milletvekillerinin sorularını yanıtsız bırakarak ya da ciddiyetten uzak cevaplar vererek milletle adeta dalga geçtiğini belirten Karasu, denetim faaliyetlerin engellenmesinin, asıl olarak halkın bilgilenmesini engellemek anlamına geldiğine işaret etti. Karasu, “Devlet işi ciddiyet ister. Sorularımıza, milletle dalga geçer gibi iki cümleyle sözde yanıt veriyorsunuz. İktidarınızın son günlerini yaşadığını sizler de çok iyi biliyorsunuz” dedi. “İktidar, zenginlerin iktidarıdır” Şirketle olan sözleşmenin neden ve hangi mevzuat uyarınca değiştirildiğini ve milyonlarca doların şirketin kasasına neden konulduğunu bir kez daha gündeme getiren Karasu, "Görüyoruz ki bu milletin cebinden alıp yandaş şirketlerin kasasına koymakta bir beis görmüyor. Emekliye sadaka gibi bayram ikramiyesini reva gören bu iktidar, iş şirketlere gelince musluğu sonuna kadar açıyor. KÖİ projeleri için işletmeci şirketlere sadece bu yıl içinde toplam 202,2 milyar lira ödeneceğini biliyoruz. Emekliler için öngörülen 28,4 milyar liralık ikramiye, şirketler için gözden çıkarılan 202,2 milyar liranın yalnızca yüzde 14'üne denk geliyor. Buradan da anlıyoruz ki bu iktidar, zenginlerin iktidarıdır” dedi.

Erhan Adem: “Kimin Parasını Kime Vermiyorsunuz?” Haber

Erhan Adem: “Kimin Parasını Kime Vermiyorsunuz?”

Erhan Adem konuya dair yaptığı yazılı açıklamasında şu ifadelere yer verdi: “Bu destekler bir lütuf değil, Anayasa’nın güvence altına aldığı bir haktır. Çiftçimiz, alın teriyle üretiyor, toprağı işliyor, soframıza ekmek götürüyor. Ama karşılığında ne alıyor? Geciken ödemeler, artan maliyetler, verilen sözlerin tutulmaması! Bugün çiftçi, tarlaya mazot koyamıyor, gübre alamıyor, elektrik faturasını ödeyemiyor. Peki, bu üretici nasıl ayakta kalacak? Tarımı desteklemeyen bir ülke, açlığa mahkûm değil midir? Tarım Bakanına soruyoruz: Destek ödemelerini neden zamanında yapmıyorsunuz? Çiftçiye verilmeyen bu paralar nerede bekletiliyor? Türkiye’nin gıda güvenliğini umursamıyor musunuz? Gübre, mazot, prim, tohum… Çiftçinin ihtiyacı olan destekler parça parça ve gecikmeli olarak ödeniyor. Oysa tarım, planlı ve öngörülebilir bir sektör olmak zorundadır. Çiftçi, desteğini ne zaman alacağını bilmeli ki üretimini buna göre yapsın! Ama hükümet, üreticiyi belirsizliğe sürüklüyor. Buradan sesleniyoruz: Bu milletin çiftçisini daha fazla oyalamayın! Tarımsal destekleri derhal, eksiksiz ve toplu olarak ödeyin! Çiftçiye reva gördüğünüz bu sistemsizlik, yalnızca üreticiyi değil, sofradaki ekmeği de tehdit ediyor. Bu ülkenin çiftçisi, hakkını almak için beklemek zorunda değildir! İnsanlar ekmek parası için gecesini gündüzüne katarken, onların emeğiyle oynayanlara karşı sessiz kalacak değiliz. Tarım bitirilirse, bunun bedelini hepimiz öderiz! Çiftçiyi yok sayanlar, gün gelecek gıda krizi kapıya dayandığında bunun sorumluluğundan kaçamayacaklar. Bugün ödenmeyen desteklerin yarın soframızdan eksilen ekmek olduğunu unutmayın.”

Deniz Yücel: “O Ceket Çıktı, O Kollar Sıvandı; Tarih Tekerrür Edecek, Saray, CHP’ye Bir Kez Daha Yenilecek” Haber

Deniz Yücel: “O Ceket Çıktı, O Kollar Sıvandı; Tarih Tekerrür Edecek, Saray, CHP’ye Bir Kez Daha Yenilecek”

CHP MYK toplantısı, parti genel merkezinde Genel Başkan Özgür başkanlığında yapıldı. Saat 13.30 itibarıyla başlayan MYK toplantısı sürerken CHP Parti Sözcüsü Deniz Yücel, yaptığı açıklamada, "Ramazan ayının iki haftasını geride bıraktık. Ama ne yazık ki milyonlarca vatandaşımız için, insan onuruna yaraşır bir yaşam sürmenin imkânsız hale geldiği; zengini daha da zengin, fakiri daha fakir yapan; aradaki makası ise uçuruma dönüştüren ekonomik düzenle karşı karşıyayız. Geçim sıkıntısı AKP Türkiye’sinin acı gerçeği haline geldi. Sokaktaki vatandaş ne yazık ki temel ihtiyaçlarını karşılayamıyor. Fiyat etiketleri haftada iki-üç kez değişiyor. Asgari ücretlinin alım gücü düşerken emekli aylıklarına yılın başında yapılan zammın etkisi dahi kalmadı. Çalışanların ve emeklilerin maaşları ilk üç ayda eridi. TÜİK verilerine göre, mart başı itibarıyla 22 bin 104 lira olan asgari ücretin alım gücü, 20 bin 577 liraya; ENAG’a göre ise 19 bin 759 liraya geriledi. 14 bin 469 lira olan en düşük emekli aylığının alım gücü, TÜİK’e göre 13 bin 470 liraya, ENAG’a göre ise 12 bin 934 liraya düştü" ifadesini kullandı. Yücel, şunları kaydetti: “4 BİN LİRAYA ‘EMEKLİ İKRAMİYESİ’ DİYEMEZSİNİZ, BUNUN ADI OLSA OLSA SADAKA OLABİLİR” "İsteyen TÜİK verilerine baksın, isteyen ENAG verilerine. Ramazan Bayramı yaklaşırken ‘Emekli ikramiyesiyle bir nebze olsun nefes alır mıyız’ diye düşünen emekliler, açıklanan rakamla hayal kırıklığı yaşadılar. Geçen yıl 3 bin lira olan bayram ikramiyesi 4 bin liraya çıkarıldı. Üstelik Erdoğan, sanki kendi cebinden veriyormuş gibi, ‘3 bin liraydı 4 bin oldu, daha ne olsun’ demekten çekinmedi. 2018’de emekli aylığı 939 lirayken emekli ikramiyesi bin liraydı. Bugün, 14 bin liralık emekli aylığına, 4 bin lira emekli ikramiyesi veriyorlar. Ayıptır. 4 bin liraya ‘emekli ikramiyesi’ diyemezsiniz, bunun adı olsa olsa sadaka olabilir. AKP iktidarı halkın ödediği vergilerle, halkın parasıyla halka adeta sadaka dağıtıyor. Bundan utanç duymaları gerekirken bırakın utanmayı, üstüne ‘Daha ne olsun’ diyecek kadar da halktan kopmuşlar. “EMEKLİYE GELİNCE ‘DAHA NE OLSUN’ DİYENLER, KENDİ YANDAŞLARINA GELİNCE 3 TRİLYONDAN VAZGEÇİYORLAR” Emekliye gelince ‘Daha ne olsun’ diyenler, kendi yandaşlarına gelince 3 trilyondan vazgeçiyorlar. 2025 yılında 3 trilyon 5 milyar liralık verginin tahsilinden vazgeçilmesi bekleniyor. Bu yıl emekli vatandaşlara, Kurban Bayramı da dahil toplamda verilecek ikramiye 28,4 milyar lira. Yani AKP iktidarının vazgeçmeyi düşündüğü vergi tutarı, emekli ikramiyesi için öngörülen bütçe maliyetinin yaklaşık 106 katı. Bayram ikramiyesini sadakaya çeviren; emekliye, asgari ücretliye, memura ara zammı çok gören Erdoğan, kendi emekli maaşına zam yapmakta hiçbir sakınca görmedi. Emekliler hayat pahalılığı altında inim inim inlerken Erdoğan nisan maaşını zamlı alacak. Milyonlar yokluk, yoksulluk, sefalet içerisinde inim inim inlerken onlar saraylarında saltanat sürüyorlar, fakirin fukaranın ekmeğine göz koyuyorlar. “İKRAMİYE OLMASI GEREKTİĞİ GİBİ, OLSAYDI BUNU BİZZAT ERDOĞAN’IN AÇIKLAYACAĞINI ÇOK İYİ BİLİYORUZ” 4 bin liralık ikramiyeyi Erdoğan belirledi, Abdullah Güler’e açıklattı. Şimdi de bir formaliteyi yerine getirmek, prosedürü tamamlamak için Meclis’e getirip kanunlaştırıyorlar. İkramiye olması gerektiği gibi, en az bir maaş tutarında ya da daha yüksek bir tutar olsaydı bunu büyük bir gururla ve şatafatla bizzat Sayın Erdoğan’ın açıklayacağını çok iyi biliyoruz. “BAYRAM İKRAMİYESİ DE EMEKLİ MAAŞLARI DA ENFLASYONA VE YENİDEN DEĞERLEME ORANINA BAĞLANMALIDIR” Hayat pahalılığının da emekliye verilen 4 bin liralık bayram ikramiyesinin de 14 bin liralık emekli maaşının da sorumlusu Erdoğan ve cumhurbaşkanlığı hükümet sistemidir. Bayram ikramiyesi de emekli maaşları da insani bir seviyeye getirilmeli ve kalıcı şekilde enflasyona ve yeniden değerleme oranına bağlanmalıdır. Defalarca söyledik, Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi denilen bu ucube sistem, yöneticiler açısından sadece yetkilerin olduğu ama hiçbir yöneticinin sorumluluğunun bulunmadığı bir düzeni de beraberinde getirmiştir. "SAĞLIK SİSTEMİ ÇÖKMEK ÜZEREDİR” Bolu’da 78 vatandaşımız can verdi. Meclis’te bu facianın araştırılması için bir Meclis Araştırma Komisyonu kuruldu ama sorumluluğu bilirkişi raporuyla sabit olan Turizm Bakanı komisyona bile gelmedi. Bir başka komisyon Yenidoğan Faciası ile ilgili kuruldu. Ne şimdiki Sağlık Bakanı ne bir önceki Sağlık Bakanı ne de bu vahşetin yaşandığı hastanelerden birinin sahibi olan eski Bakan komisyona çağrılmış değil. Siz Araştırma Komisyonlarını, toplumdaki tepkileri yatıştırmak için mi kurdunuz? Sağlık sistemi çökmek üzeredir. Devasa şehir hastaneleri yapmakla sağlıkta ilerleme olmuyor. Hastane var, randevu alınamıyor. Randevu alsan muayene olmak için yeterli süre yok. Koruyucu sağlık hizmetleri yetersiz. Hastaneler ticarethane, hastalar müşteri olarak görülüyor. Sağlık çalışanları şiddete uğruyor. Yıllar içinde açıklamalarıyla sağlık çalışanlarını değersizleştiren, onları hedef haline getiren zavallı bir anlayışın çürüttüğü bir sistem var. Biz kamucu bir anlayışın hakim olması gerektiğini düşünüyoruz. Sağlık çalışanlarımızın 14 Mart’ı bayram gibi kutlayacağı günler için mücadele ediyoruz. “AKP’YE YAPACAK TEK BİR ŞEY KALDI. İPE SAPA GELMEZ İDDİALARLA BİZİ KARALAMAYA ÇALIŞMAK” Belediyeleri kuşatma hamlesiyle başlayan hukuksuz süreç, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanımız Ekrem İmamoğlu’na açılan soruşturmalarla devam etti. İşin açığı her bir soruşturma, her bir iddianame AKP’nin ve Erdoğan’ın CHP ve Ekrem İmamoğlu korkusunun ne kadar büyük olduğunu gösteriyor. CHP’nin sosyal belediyeciliğiyle baş edemeyince, İmamoğlu’nun günden güne halktaki karşılığı arttıkça AKP’ye yapacak tek bir şey kaldı. O da ipe sapa gelmez iddialarla bizi karalamaya çalışmak. “CHP’NİN CUMHURBAŞKANI ADAYINI 1 MİLYON 750 BİN ÜYESİYLE SEÇECEK OLMASI, TÜRKİYE DEMOKRASİSİ İÇİN DE TARİHİ BİR ADIMDIR” CHP, bir demokrasi devrimini başlattı. 1 milyon 250 bin üyeyle girdiğimiz ‘Değişim Kurultayı’mızdan sonra yaklaşık bir buçuk yılda partimize 500 bin yeni üye geldi. 1 milyon 520 bin üyemiz varken bir üye kampanyasıyla bir buçuk ayda partimize 230 bin yeni üye geldi. CHP’nin cumhurbaşkanı adayını, 1 milyon 750 bin üyesiyle seçecek olması, Türkiye demokrasisi için tarihi bir adım ve aşamadır. Ancak bundan rahatsız olanlar var. 9 Ekim 2024’ten itibaren eski bir bakan yardımcısının, bir siyasinin İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na atanmasıyla birlikte İstanbul’da Ekrem İmamoğlu’nu, belediye başkanlarımızı ve partimizi hedef alan bir yargı tacizi ve yargı kuşatması yaşanıyor. “SİZE ÜZÜCÜ BİR HABERİMİZ VAR. CHP, BU KÖTÜ SENARYOLARDAN YILMAZ” 9 Ekim’den sonra, İstanbul İl Başkanımıza dava açıldı. İstanbul il binamıza dava açıldı. İstanbul İl Kongremize dava açıldı. Bütün bu yaşananlar CHP’nin muhalefet yapma kapasitesine darbe vurmaya, muhalefet yapmasını engellemeye yönelik bir süreç. Hepsi bir oyunun parçaları. Hepsi çok kötü kişiler tarafından kaleme alınmış, kötü akıllardan çıkmış, kötü bir senaryonun parçası. Bu yargı operasyonlarından medet umanlara söyleyelim: Size üzücü bir haberimiz var. CHP bunlara teslim olmaz. CHP, bu kötü senaryolardan yılmaz. Bu bir sindirme çabası, bu bir sindirme operasyonu. Biz CHP olarak bunu biliyoruz, görüyoruz ve sinmek yerine ayağa kalkıyoruz. Ayağa kalktık, meydan okuduk ve üyelerimize çağrıda bulunduk. 230 bin yeni üyeyle saflarımızı sıklaştırdık. Bu süreci akamete uğratmaya, bu süreci kirletmeye çalıştılar. ‘Yetki Meclis grubunda’ dediler, aday olma şartı olarak milletvekili grubundan imza alma şartını koyduk. ‘Ahmak davası’ dediler, ‘hakaret davası’ dediler, ‘ihaleye fesat karıştırma’ dediler, şimdi de sırf Ekrem İmamoğlu’nun adaylığını engelleyebilmek için 35 yıl önce tamamen yasal mevzuata uygun bir şekilde, hak edilmiş diplomasını tartıştırarak, yetkili kişilere baskı yaparak iptal ettirmeye çalışıyorlar. “BU HAFTA BİR DEMOKRASİ HAFTASIDIR. KİMSE BUNU KİRLETMEYE ÇALIŞMASIN” Bakın, biz bu organize kötülüğe teslim olmayıp ayağa kalkıp ilerledikçe o organize kötülük de ajandasını öne çekiyor. Bu hafta bir demokrasi haftasıdır. Kimse bunu kirletmeye çalışmasın. CHP bu devleti, bu Cumhuriyet’i kuran partidir. Kökleri Anadolu ve Rumeli Müdafa-i Hukuk Cemiyetleri’ne dayanır. Böyle kirli oyunlara, operasyonlara, tuzaklara asla pabuç bırakmaz. İstanbul’da inanmadıkları bir imzayı atmaya zorlananlara sesleniyorum: Bu imzayı atmazsanız çocuklarınıza, torunlarınıza, öğrencilerinize anlatacağınız, göğsünüzde gururla taşıyacağınız bir şeref nişanesine sahip olursunuz. Ama sırf birileri istiyor diye o imzayı atarsanız bunun utancını bir ömür boyu yaşarsınız, vicdan azabını da yine bir ömür boyu çekersiniz. “BU HAFTA KUMPASLARIYLA, OPERASYONLARIYLA, YARGI TACİZLERİYLE KİMLERİN TARİHE GEÇECEĞİNİ HEP BİRLİKTE GÖRECEĞİZ” Biz, bu hafta sonu ‘Gel, Seç, Tarihe Geç’ diyoruz. Bu hafta bununla tarihe geçeceklerin yanında; kumpaslarıyla, operasyonlarıyla, yargı tacizleriyle kimlerin tarihe geçeceğini hep birlikte göreceğiz. Bu izansızlığı, bu haksızlığı, bu organize kötülüğü 85 milyon görüyor. Bu millet, bugün kazanılmış bir hakkı, Sayın İmamoğlu’nun 35 yıllık diplomasını iptal ettirmek için gecesini gündüzüne katan gözü dönmüşlerin yarın insanlarımızın tapusuna, evine, arabasına, bankadaki birikimine el uzatacağını; tabiri caizse çökmeye kalkacağını biliyor. Bu millet, AKP ile birlikte bu ülkede artık hukuk güvenliğinin kalmadığını biliyor. Bir kez daha tekrarlıyoruz: Türkiye Cumhuriyeti bir hukuk devletidir. Bunu değiştirmeye de kimsenin gücü yetmez. Bu organize kötülüğü yapanlar, yaptıranlar, bunun bir parçası olanlar hem hukuki olarak hem siyasi olarak hem de vicdani olarak bunun altında kalırlar. “O CEKET ÇIKTI, O KOLLAR SIVANDI. TARİH TEKERRÜR EDECEK. SARAY, CHP’YE BİR KEZ DAHA YENİLECEK” Sayın İmamoğlu ve onun kapı gibi diplomasıyla uğraşanlar sadece bununla da yetinmedi. Onlar, Ekrem Başkan hiçbir yerde konuşamasın istiyorlar. Önce Trabzon’da, sonra Kastamonu’da, sonra Ordu’da, son olarak da Erzincan’da sudan sebeplerle, türlü bahanelerle Sayın Ekrem İmamoğlu’na program için salon verilmedi. Ayıp işleri dağları tepeleri aştı fakat bu ayıpları Sayın İmamoğlu’na engel olabildi mi? Elbette hayır. En fazla halkla buluşacağı adres değişir ama anlatacağı gerçekler değişmez. Bu gerçeklerin halka ulaşmasını da kimse engelleyemez. Bakın; o ceket çıktı, o kravat çıktı, o kollar sıvandı bir kere. Ve tarih tekerrür edecek. Saray, CHP’ye bir kez daha yenilecek.”

CHP’li Öztürk açıkladı: Sadece Emniyet’te bulunması gereken bilgiler 50 liraya pazara çıkmış! Haber

CHP’li Öztürk açıkladı: Sadece Emniyet’te bulunması gereken bilgiler 50 liraya pazara çıkmış!

CHP Bursa Milletvekili Hasan Öztürk'ün açıklaması şu şekilde: "50 LİRAYA CANIMIZ PAZARA ÇIKMIŞ!" Öztürk, Telegram üzerinden vatandaşların anlık konumlarının ve kaldıkları otellerin bilgilerinin satıldığını belirterek "Bu, artık devletin veri güvenliği diye bir şeyinin kalmadığının ilanıdır. Erkek şiddetinden kaçan, devlete sığınan kadınlar devlet eliyle açık hedef haline getirildi. İnsanların canı 50 liraya satılıyor!" diyerek tepki gösterdi. POLİSİN VERDİĞİ BİLGİLER Mİ? SİSTEME HACKER MI SIZDI? Skandalın en korkunç noktalarından biri de, satılan veriler arasında sadece polis ve jandarmaya açık olan otel kayıtlarının bulunması. Öztürk, bu bilgilerin nasıl sızdırıldığını sorarak "İşin içinde polis mi var, yoksa Emniyet’in sistemine de mi sızdılar? Eğer bu bilgiler polis eliyle veriliyorsa, bu doğrudan suç ortaklığıdır. Eğer hackerlar sistemi ele geçirdiyse, bu devletin güvenlik altyapısının tamamen çöktüğünün kanıtıdır!" dedi. "SİBER GÜVENLİK KONUŞUYORUZ" DEDİKLERİ ŞEY BUYDU: VATANDAŞIN VERİSİ 50 LİRAYA SATILIYOR! Öztürk, “Türkiye’nin siber güvenlik sistemi yerle bir olmuş, devletin bilgi güvenliği darmadağın, vatandaşın verileri suç örgütlerinin elinde… Ama biz ne konuşuyoruz? Siber Güvenlik Kanunu!” diyerek Genel Kurul’da görüşülen kanunu eleştirdi. Öztürk, "Türkiye şu an Siber Güvenlik Kanunu’nu konuşuyor! Neyin güvenliği? Vatandaşın kimlik bilgileri, anlık konumu, otel kayıtları Telegram’da 50 liraya satılırken hangi güvenlikten bahsediyorsunuz? Siz devletin en mahrem bilgilerini koruyamıyorsunuz, ama interneti kontrol etmek, basını susturmak, sosyal medyayı sansürlemek için yasalar çıkarıyorsunuz! Siber güvenlik yasası mı dediniz? Ne güvenliği kardeşim? Güvenlik falan yok, Türkiye artık dijital bir açık pazar!" değerlendirmesini yaptı.

Yalçın Karatepe’den, Erdoğan’a “Emekli İkramiyesi” Tepkisi Haber

Yalçın Karatepe’den, Erdoğan’a “Emekli İkramiyesi” Tepkisi

CHP’nin Hazine ve Maliye Bakanlığından sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Yalçın Karatepe’nin öncülüğündeki ekonomi takımı CHP’nin ekonomi politikalarını kamuoyuna aktarmak ve vatandaşların sorunlarını dinlemek üzere çıktıkları Türkiye turunda bugün Eskişehir'deydi. Heyet Eskişehir’de ilk olarak Eskişehirli iş adamları ile buluştu. Buluşmanın ardından heyet, Eskişehir Büyükşehir Belediyesi’ni ziyaret ederek, Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Ayşe Ünlüce’yi ziyaret etti. Karatepe’ye Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Ayşe Ünlüce, Odunpazarı Belediye Başkanı Kazım Kurt, Tepebaşı Belediye Başkanı Ahmet Ataç, CHP Eskişehir İl Başkanı Talat Yalaz, CHP Milletvekilleri Şeref Arpacı, İlhami Özcan Aygun, Utku Çakırözer, Jale Nur Süllü, İbrahim Arslan, Nail Çiler, Aşkın Genç ve Talat Dinçer eşlik etti. Eskişehir Büyükşehir Belediyesi ziyaretinden sonra CHP Eskişehir İl Başkanlığı’na geçen heyet bir basın açıklaması yaptı. Karatepe şunları kaydetti: "Biz CHP ekonomi takımı olarak tüm yurdu dolaşıyoruz. Bugün 25’inci il ziyaretimizi Eskişehir'e yapıyoruz. Eskişehir'i gezerken gördüğümüz sorunlar Türkiye'nin genelinde gördüğümüz sorunlardan farklı değil. Diğer illerde neler yaşanıyorsa Eskişehir'de benzer sorunların olduğunu görüyoruz. Vatandaşımızın enflasyondan, hayat pahalılığından ciddi şekilde şikayetçi olduğunu biliyoruz. Gelirlerin yetmiyor olmasından, aylıkların düşük olmasından şikayetçi olduklarını biliyoruz. Kredi erişiminde yaşanan sorunların farkındayız. Dolayısıyla Eskişehir'in sorunları aslında ortalama vatandaş açısından baktığımızda Türkiye'nin geri kalanından da farklı olmadığını çok net bir biçimde görüyoruz. "Biz vatandaşa yapılan hiçbir harcamayı yük olarak gören bir anlayışın yanında olamayız" Vatandaşın yaşadığı sıkıntıyı görebiliyoruz. Bunu iktidar görüyor mu? Bu konuda tereddütlerimiz var. Vatandaşın içinde bulunduğu durumun iktidarın özellikle ekonomi yönetiminin çok farkında olmadığını düşünüyoruz. Onlar, vatandaşı bütçe üzerinde yük gören anlayışa sahip olduklarını ifade ediyor. Sayın Şimşek'in geçen hafta sonu yaptığı açıklama toplumun geniş kesimlerine nasıl baktıklarını gösteriyor. Şimşek EYT ödemelerinin ve deprem harcamalarının bütçe üzerinde büyük bir yük olduğunu ifade ediyor. Biz vatandaşa yapılan hiçbir harcamayı yük olarak gören bir anlayışın yanında olamayız. Vatandaş için yapılan harcamaları yük olarak gören anlayışı reddediyoruz. Deprem harcamaları bütçe üzerinde yükmüş. Malatya'da, Adıyaman'da, Maraş'ta, Hatay'da hala konteynerde yaşayan, iş yerini açamamış esnafın durumunu görünce bunlara yönelik harcamaları yük olarak ifade edebilmenin nasıl bir insani bakış açısına sahip olduklarını somut biçimde bize gösterdiğini ifade etmek isterim. Emeklilere yapılan harcamalar, onlara yapılan ödemeler ya da deprem bölgesi için yapılan harcamalar yük değildir. Bütçeden bu alanlara yapılan aktarımlara baktığımız zaman 2024 yılında ve 2025 yılı bütçesinde ayrılan payların geçmiş yıllara göre azaldığını biliyoruz. Bütçeden ayrılan payların emeklilere, sosyal harcamalara yönelik payın azaldığını bize gösteriyor olmasına rağmen iktidarın bunları hala yük olarak görmesi şiddetle reddettiğimiz bir durumdur. Çabalarının sonucunda en son emeklilere ödenecek bayram ikramiyesi rakamını görüyoruz. Bayram ikramiyesi mecliste sunulan tasarıyla 4 bin lira olarak duyuruldu. "4 bin lira, emekli ikramiyesi yeterli değil" Basının yönelttiği ‘bu rakam değişebilir mi?’ sorusuna Bakan Işıkhan, ‘4 bin liranın az olduğunu siz söylüyorsunuz’ diyor. Hayır Sayın Bakan, bu yorum o emekli ikramiyesini dört gözle bekleyen 16 milyon vatandaşımızın yorumu. 4 bin lira, emekli ikramiyesi yeterli değil. Geçen sene 3 bin lira olan rakamı, resmi enflasyon veriniz yüzde 42 ki bu enflasyon verisinin gerçekçi olmadığını hepimiz biliyoruz. Bunun altında artırıp, hayırlı olsun diye emeklilere ifade edemezsiniz. Burada rahatsız olan sadece soruyu soran ya da tespiti yapan gazeteci arkadaşlarımız değil, 16 milyon emeklimizin tamamı 4 bin lira bayram ikramiyesinin yetersiz olduğunu biliyor. Ama zaten anlayışınız emeklere verilen her kuruşu yük olarak görmek olduğu için bundan rahatsızlık duymayabilirsiniz ama ikramiyeyi bekleyen vatandaşlarımızın büyük rahatsızlık duyduğunu ifade etmek isterim. "Enflasyonu arttırıyorsunuz. Eenflasyon yükseldiğinde de dar gelirliye hak ettikleri geliri vermiyorsunuz" Bugün Merkez Bankası bir çalışma raporu yayınlandı. Uzun zamandan beri söylediğimiz ya da ortaya koyduğumuz tespitleri, Merkez Bankası'nın akademik raporlarla destekliyor olması bizim için sevindirici bir durum. Ocak ayında Sağlık Uygulama Tebliği'nde yapılan değişiklikle hastanelerde, doktor ücretlerine önemli artış yapılmıştı. Sonra Şubat ayında bu rakam biraz indirildi. Ocak ayındaki seviyenin altına getirildi. Bunu enflasyonu düşürmek için yaptıklarını biliyorduk ki enflasyon verisi piyasaların beklentilerinin altında geldi. Kendi artırdıkları bir şeyle enflasyona yol açıyorlar. Sonra kendi indirdikleri şeyle enflasyonu yönetmeye çalıştıklarını biliyoruz. Bu aslında bize şunu gösteriyor. Uzun zamanla beri ifade ettiğimiz bir şey. Türkiye'de enflasyona yol açan unsurlarının başında iktidarın aldığı kararları özellikle yönetilen ve yönlendirilen fiyatlar üzerinden enflasyona etki ettiğini biliyoruz. KDV oranlarını artırdığınız zaman fiyatlar, vergiler dahil değerlendirdiği için enflasyon yüksek çıkıyor. Sonra dönüp diyorsunuz ki enflasyon yüksek çıkıyor. Bununla mücadele edebilmek için emekli aylıklarına artış yapmayalım ya da asgari ücreti baskılayalım. Oysa enflasyona yol açan kararın almış olduğunuz örneğin vergi artışı gibi ya da yönetip yönlendirdiğiniz diğer fiyatlar olduğunu biliyoruz. Bunlardan yola çıkarak enflasyonu arttırıyorsunuz. Daha sonra enflasyon yükseldiğinde dar gelirliye, asgari ücretliye hak ettikleri geliri vermiyorsunuz. “Vatandaşın sıkıntısının farkındaysanız çözmek için adım atın” Bugün Cumhurbaşkanı Erdoğan şöyle bir ifade kullanmış. Erdoğan diyor ki, ‘Muhalefetin yaptığı gibi vatandaşın sıkıntısını, siyasi rant malzemesi haline getirmeyeceğiz’. Sayın Cumhurbaşkanı, vatandaşın sıkıntısının farkındaysanız çözmek için adım atın. Madem vatandaşın sıkıntıda olduğunu biliyorsunuz, bu sıkıntıyı gidermek için ne yapıyorsunuz? Örneğin geçinmekte zorlanan, emekli aylığı çok düşük kaldığı için açlık sınırının 10 bin lira altında emekli aylığı ile hayatta kalmaya çalışan emeklilerin dört gözle beklediği ikramiye tutarı acaba ne olur? Derdime deva olur mu? Burada önemli bir artış yapılır mı? Vatandaşın sıkıntısının farkında olmanız yeterli değil. Fark ettiğiniz sıkıntıyı çözecek tedbirler almanız gerekiyor. Siz çözüm üretecek makamdasınız. Bunun gereğini yapacaksınız. Ama yapmayacağınızı biliyoruz. Bu tür harcamaları yük olarak gören zihniyete sahip olduğunuzdan biliyoruz. Vatandaşa yönelik her türlü kamu harcamasını yük olarak gören bu anlayış var olduğu sürece vatandaş sıkıntılarının çözümü söz konusu olmayacaktır. Cumhuriyet Halk Partisi’nin ilk seçimden sonra iktidara geleceğimizi biliyoruz. Biz sadece sıkıntıların varlığına işaret etmeyeceğiz. O sıkıntıları çözecek kararlılığı ve iradeyle gösterip vatandaşın sorunlarına çözüm olacağız. TÜSİAD Başkanı ve Yüksek İstişare Kurulu Başkanlarının açıklamaları ki o açıklamaların doğru olmadığına dair iktidardan herhangi bir açıklama da gelmedi. Bu kararın iş dünyasına mesaj niteliği taşıdığını biliyoruz. Onları korkutmak, sindirmek için alınmış bir karar olduğunu biliyoruz. Türkiye'de hiç kimsenin korkmasına gerek yok. Cumhuriyet Halk Partisi iktidarında hem iktidar olarak, hem muhalefet partilerinin toplumun tüm kesimleriyle sağlıklı ilişki kurabilmeleri için gerekli her türlü zemini hazırlayacağız. İş dünyası buna hazır. Şu anda içinde bulunduğumuz dönemde bile görüşlerini yüksek sesle ifade ediyoruz. TÜSİAD gelişmesinin yaşandığı hafta yani o açıklamalar ardından evlerine baskın yapılarak gözaltına alınmaları, adli kontrol şartıyla serbest bırakılmaları Türkiye'de Merkez Bankası rezervinin o hafta içerisinde 10 milyar dolar civarında erimesine yol açmıştır. Bu tür kararların, bu tür uygulamaların nasıl ekonomik sonuç ürettiğini de iktidarın dikkatine bu veri üzerinden bir kez daha sunmuş olalım." “Devleti bir ticari işletme gibi düşünür ve kurgularsanız bu tür açıklamaları yapmak durumunda kalırsınız” Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, emekli ikramiyesinin 4 bin lira olmasına ilişkin soru soran bir gazeteciye, "Sen beni dolduruşa mı getirmeye çalışıyorsun? 3 bin liradan 4 bin liraya çıktı daha ne olacak?" şeklinde verdiği cevap hakkında ANKA Haber Ajansı tarafından görüşleri sorulan Karatepe, şu şekilde yanıt verdi: "En azından en düşük emekli aylığı kadar olmalı. Çünkü bu ilk verildiği zaman bu kadardı. Bizim talebimiz asgari ücret kadar olması yönünde ama onu yapmayacaklarını biliyoruz. Daha ne olması gerektiğini sorusunun yanında en azından bir aylık maaşına denk gelecek kadar yani en düşük emekli aylığı kadar pek çok emeklimiz için bu seviyeye çıkarılabilir. Yani dolduruşa gelmekle falan değil, devlet yönetimi rasyonel olmayı gerektirir. Vatandaşın içinde bulunduğu ekonomik sorunlar, emeklinin sorunu çözmenin tek yolu var, onların cebine daha fazla para koymak. Daha fazla para koyacak olan iktidar sahipleridir. Yapılması gerekenin ne olduğunu söyleyeyim. Hiç gaza gelmekle falan değil, daha ne olsun sorusunun yanıtı, en azından en düşük emekli aylığı kadar olsun. Yapılabilir. Dünyanın hiçbir yerinde kaynak sorunu yaşamayan tek kurum vardır, o da devlet. Devleti bir ticari işletme gibi düşünür ve kurgularsanız bu tür açıklamaları yapmak durumunda kalırsınız. Ama devlet finansman sorunu olmayan bir kurum olarak görürseniz, siz vatandaşlarınızın beklentisini karşılayacak bütçe olanaklarına da sahip olduğunuzu fark edersiniz."

CHP Lideri Özgür Özel: “Erdoğan’ı Cumhuriyet Halk Partililerin Cesaretini Göstermeye Davet Ediyorum” Haber

CHP Lideri Özgür Özel: “Erdoğan’ı Cumhuriyet Halk Partililerin Cesaretini Göstermeye Davet Ediyorum”

Cumhuriyet Halk Partisi Lideri Özgür Özel, Keçiören Belediyesi tarafından gerçekleştirilen iftar programına katıldı. Burada konuşan Genel Başkan Özgür Özel, “Hepiniz hoş geldiniz. Ramazan’ın 12’nci gününde bir aradayız. Allah tuttuğunuz oruçları, tutacağınız oruçları, ibadetlerinizi, yapacağınız hayırları kabul etsin. Hayırlı Ramazanlar diliyorum efendim hepinize. Mesut Özarslan, tanıdığım günden beri heyecanını çok beğendiğim, enerjisini takdir ettiğim ve Keçiören gibi zor bir yerde çok büyük bir başarıyı göstermiş olan, sizin kendisine verdiğiniz yetkiyi sizin yararınıza en iyi şekilde kullanmak için gayret gösteren bir başkanımız. Şimdi sizlerle birlikte onun heyecanına, onun yüreğindeki hizmet aşkına bir kez daha tanık olduk. Ben kendisini kutluyorum ve teşekkür ediyorum. Bana genel başkan yardımcılarımız, grup başkanvekilimiz, milletvekillerimiz, Parti Meclisi üyelerimiz, il başkanımız eşlik ediyor. Hepimizin şahit olduğu bir mesele… Bazı yerlerde ufak tefek sorunlar olur, ama Keçiören’de örgütümüz ve belediye başkanımız arasında tam bir uyum var. Ben ilçe başkanımızın şahsında tüm örgütümüze teşekkür ediyorum. Sağ olsunlar” dedi. Özel, şunları söyledi: “ERZURUM, CUMHURİYETİMİZİN TEMELİNE DÖKÜLMÜŞ HARÇTIR” “Bugün Erzurum’un, ki ben her çağrıldığın yere hemen gidebilecek, gönlünden geçen her yerde olabilecek kolay bir pozisyonda değilim. Çok sayıda davet alıyoruz tüm şehirlerden, tüm ilçelerden, tüm belediyelerden. Ama mübarek Ramazan, 30 gün. Mesut Başkan arayıp da ‘Erzurumlu dadaşlarla iftar yapacağız’ deyince bütün programı bir tarafa bıraktık. Koştuk, buraya geldik. Bende Erzurumluların yeri, dadaşların yeri bambaşkadır. İlginize, alakanıza teşekkür ederim. Veysel Karani Başkanımdan başlayarak, üç değerli başkanım birbirinden kıymetli konuşmalar yaptılar. Genel sekreterimiz, başkanımızın selamlarıyla kıymetli konuşmalar yaptılar. Bugün Erzurum’un kurtuluş günü. Çok doğru bir saptama ki Erzurum kurtulmasaydı, Türkiye de kurtulamazdı. Erzurum’un hem kurtuluşu, hem Erzurum Kongresi’ne yaptığı ev sahipliği Türkiye Cumhuriyeti’nin temeline dökülmüş en kuvvetli harç, en kuvvetli betondur. Onun üzerine böylesine güçlü bir binayı… Türkiye’nin, Anadolu’nun, Rumeli’nin dört bir tarafındaki vatansever insanlar, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün önce çağrısına uyup memleketi kurtardılar. Sonra da Türkiye Cumhuriyeti denen ve İslam coğrafyasında demokrasiye, kadınların siyasette var olmasına, Medeni Kanun’a, pek çok haklara sahip olmasına sebebiyet verdiler. Her ne kadar son 22 yılda yıpratılsa da taşıyıcı kolonu çok sağlam olan, kirişleri çok sağlam olan böyle bir Cumhuriyet’i hep birlikte kurmamıza öncülük eden bu güzel şehre, Erzurum’a başkentimizden selam olsun. Kurtuluş gününüz kutlu olsun. Ayrıca bugün İstiklal Marşımızın kabulünün 104’üncü yıl dönümü. Mehmet Akif Ersoy’un kaleminden, gönlünden dökülen o satırlar, ‘Korkma’ diye başlayan ve hepimizin her zorluğumuzda hatırlamamız gereken o muhteşem şiir ve daha sonra bestelenerek İstiklal Marşımız oldu. Buradan Mehmet Akif Ersoy’u da bu mübarek günde bir kez daha rahmetle, minnetle hep birlikte anıyoruz efendim.” “ASIL TRUMP DENEN ÇILGINA KARŞI CESARET GÖSTEREBİLİYOR MUSUN?” “Ben iftar sofralarında mümkün mertebe polemik yapmamaya, gündelik siyasetin içine girmemeye çalışıyorum. Bugün Sayın Erdoğan grup toplantısında çıktı uzun uzun konuştu. Ramazan demedi, dinlemedi, ona yaptığımız çağrıları duymazdan geldi. Olabilecek en sert kelimelerle beni, partimizi, siyasi rakiplerini eleştirdi. Ama biz yine de bugün buradan, bu güzel iftar sofrasından, dadaşların sofrasından, Keçiören’in sofrasından o duyduklarımıza o şekilde cevap vermeyeceğiz. Ama bir cesaret gösteriliyorsa o cesaret muhalefet partisinin belediye başkanlarını içeriye atmakla, belediyelerini madden, manen, hukuken silkelemekle, bir partiyi 1,5 yıl önce yapılmış ve Türkiye’ye örnek olmuş kongresine kara çalmaya çalışmakla, eldeki yargı gücüyle, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün kurduğu partiye eldeki yargı gücüyle, eldeki devlet gücüyle saldırmakla kahramanlık olmuyor. Bu mertlik, yiğitlik değil; cesaret değil. Cesaret, Türkiye Cumhuriyeti’nin Başbakanı Bülent Ecevit’in Yaser Arafat’a Filistin’in yanında olduğunu gösterdiği günkü cesareti bugün Trump denen çılgına karşı gösterebiliyor musun? Netanyahu'ya karşı gösterebiliyor musun? Cesaret, o cesaret. Trump çıkmış. Ta yıllardır süren işgal, zulüm bunlar yetmezmiş gibi Amerika seçimlerini bahane edip adeta yangından mal kaçırırcasına bir soykırıma girişmiş olanlara, ‘Artık durun, bu soykırımı durdurun’ demek yerine ‘Gazze’yi gördüm güzel yermiş oteller yapalım, turizmi açalım. Filistinlileri de etraftaki ülkelere saçalım, dağıtalım’ diyecek kadar bir insanlık suçuna, tehcire kalkışmışken biz bu Trump’a karşı da İsrail’e karşı da Bülent Ecevit’in gösterdiği cesareti, Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının gösterdiği cesareti, Cumhuriyet Halk Partililerin cesaretini göstermeye davet ediyorum Recep Tayyip Erdoğan’ı. Filistin bizim milli meselemizdir. Filistin bizim onur meselemizdir. Asla ve asla Filistin’i yalnız bırakmak, Filistin’i bu mübarek günlerde Trump’ın, Elon Musk’ın ve Netanyahu’nun insafını terk etmek, onları yalnız bırakmak, yalnızlaştırmak hiçbirimize yakışmaz.” “KEŞKE SEN DE GEZEBİLSEN” “Bunun yanında söyleyeceğim bir başka şey de şu: ‘Herkes hesabını ona göre yapsın’ diyor Erdoğan. Sayın Erdoğan biz hesabımızı ona göre, buna göre yapmıyoruz. Biz hesabımızı vatandaşın hesabına göre yapıyoruz. Bu vatandaş, siz iktidara gelmeden önce en düşük emekli maaşıyla 8 çeyrek altın alabiliyorken şimdi 2,5 çeyrek altın alabiliyor. Bu asgari ücretli, siz iktidara gelmeden önce aldığı maaşla 7 çeyrek altın alabiliyorken, şimdi sadece 4 çeyrek altın alabiliyor. Şimdi ben bunu söyleyince Sayın Erdoğan kızıyor. ‘Gitmiş’ diyor, ‘Ülkenin dört bir yanını geziyor’ diyor. Ki keşke sen de gezebilsen. ‘Gitmiş’ diyor, ‘Kuyumcuya giriyor, sarrafa giriyor’ diyor. Keşke sen de benim girdiğim gibi sarrafa, kasaba, mandıraya ya da semt pazarına girebilsen. ‘Tutmuş’ diyor ‘oradan bana altın hesabı yapıyor’ diyor. Peki altın hesabı yapmasam ne hesabı yapsam acaba? Vallahi madem Erzurumluların iftarında Keçiören’deyiz, Ankara’nın küçük Erzurumundayız. O zaman o hesabı Erzurumluların hesabı üzerinden yapalım. Bak Sayın Erdoğan, geçen sene 17 bin 2 lira asgari ücret veriyordun Erzurumlu asgari ücret alan dadaş kardeşime. O aldığı parayla… Ben bunu geçen ay gittiğimde Erzurum’da sordum, koca bir meydanda, koca salonda kime sorduysam. ‘Doğru mu’ dedim ‘Doğru’ dediler. 17 bin 2 liraydı geçen sene asgari ücret ve cağ kebabından 170 adet alıyordu bir asgari ücretli. 100 liralık cağ kebabından 170. ‘Doğru mu’ dedim, hepsi birden ‘Doğru’ dediler. Bu sene güya asgari ücret zamlandı 22 bin 104 lira oldu. Ama cağ kebabı da zamlandı ve 22 bin 104 liralık asgari ücret, cağ kebabından 110 şiş alabiliyor.” “VATANDAŞIN SENİ İKTİDARDAN İNDİRMESİ İÇİN ‘DAHA NE OLACAK?’” “Emeklilere 3 bin TL olan bayram ikramiyesini Erdoğan 4 bin TL’ye çıkardı. Bugün de Meclis’e geldi. Esti, yağdı ama bu konudan bahsetmedi. Sonra çıkışta bir gazeteci arkadaşımız döndü ve dedi ki ona, ‘Emekliye verilen ikramiyeye acaba bir artış daha yapabilir misiniz?’ Döndü dedi ki, ‘Sen beni oyuna mı getirmeye çalışıyorsun? 3 bin TL idi, 4 bin TL yaptık. Daha ne olacak?’ dedi. Şimdi Sayın Erdoğan sana sorayım daha ne olacak? 2015 yılıydı, Cumhuriyet Halk Partisi bir asgari ücret kadar herkese, her emekliye bayramda emekli ikramiyesi teklif etti. Biz bunu söyledik, heyecanlandı emekliler. Milliyetçi Hareket Partisi, ‘Biz de vereceğiz’ dedi. Şimdiki DEM’in o günkü partileri, ‘Biz de vereceğiz’ dedi. Dört partinin üçü bunu vadetti Meclis’teki. 7 Haziran‘da Erdoğan Meclis çoğunluğunu kaybetti. Çok istedik ki bir hükümet kuralım, o günkü sözleri peşi sıra tutalım. Emekli ikramiyesini verelim. O gün ‘Taşerona kadro’ diyorduk, verelim. ‘ÖTV’si, KDV’siz mazot’ diyorduk, verelim. Emekli intibak yasası istiyordu, verelim. ‘Aile sigortası’ diyorduk. Her evin kadınına verelim bir kart. O da gitsin o kartla, yoksulluğu Mesut Başkan’ın tarif ettiği gibi kimsenin yüzüne vurmadan Keçiören’in Keçi Kart gibi onurluca bir sosyal yardım alsın. Aldığını da kimse yüzüne vurmasın. Ama o günlerde maalesef o seçimlerin doğurduğu milli iradenin gereğini yapıp hükümeti kuramadık. Sayın Bahçeli, ‘Seçimler yenilensin’ dedi. Bunun dışında bir şey söylemedi, kuramadık. 1 Kasım’a giderken dediler ki, ‘Biz de vereceğiz emekliye ikramiyeyi.’ 1 Kasım’a giderken daha çok şey oldu, çok üzücü şeyler oldu. Ve aslında bu vaatlerimizi hayata geçirecek iktidar nasip olmadı. 1 Kasım’da tekrar AK Parti geldi. Sonra kendi Başbakanını indirdi, Binali Bey’i bindirdi. Sonra ne istediyse verdikleri, darbeye kalkıştı. Sonra Anayasa değişti. Sonra bütün yetkileri aldı. Buralara kadar geldik. O sırada ‘Ben de vereceğim’ dediği ikramiyeyi üç yıl vermedi; altı bayram. Ta 2018 seçimlerinde ‘Veriyorum haydi’ dedi, bin TL verdi. Biz itiraz ettik. Asgari ücret o zaman yanılmıyorsam bin 400 TL. ‘Olmaz’ dedik, ‘Yetmez’ dedik. ‘Bin TL yeter’ dedi. Diyor ya ‘Daha ne olacak?’ Bakın o günkü bin TL asgari ücretin yüzde 62’si. O günkü bin TL 24 kilo dana kıyma alıyor. Bugün 3 bini, 4 bin yapmış. ‘Daha ne olacak?’ diyor. Asgari ücretin yüzde 18’i. Bakın biz ‘Bir asgari ücret’ demiştik. O yüzde 62’si olan bin TL’yi vermişti. O günden bugüne o bin TL olmuş sadece 4 bin TL ve asgari ücretin yüzde 18’i. O gün alıyordu 24 kilo dana kıyma, şimdi alıyor 5 kilo. Yani bugün ‘Dalga mı geçiyorsun, daha ne olacak?’ diye Erdoğan’a şunu söylüyorum: Bu emekliyi canından bezdirdin. Bu emekli sana oy vermeyince, asgari ücretli oy vermeyince bir de bozuluyorsun. Bu insanların sana kırılması, sana darılması, desteğini çekmesi, artık seni iktidardan indirmesi için daha ne olacak Sayın Erdoğan, daha ne olacak?” “RAMAZAN’IN İLK CUMASINDA HIRKA-İ ŞERF’İ ZİYARET ETTİK” “Ramazan’ın ilk cuması, Veysel Karani Başkanımı görünce aklıma geldi. Veysel Karani’nin ailesine emanet olan Hırka-i Şerif’i İstanbul’da Hırka-i Şerif Camii’nde ailenin bugün 80 yaşındaki iki hanımefendisi, benimle yaşıt Barış beyefendinin varlığında ilk cuma ziyarete açılırken Ekrem Başkan’la ziyaret ettik. Bugün de burada geldik, Erzurumluları Erzurum’un kurtuluş gününde selamlarken ilk mikrofonu Veysel Karani Başkanımın elinde gördük. Bundan sonra hep hayırlı günlerde, hayırlı işlerde, böyle hayırlı, mutlu güzel birlikteliklerde olmayı ümit ediyorum. Erzurumlu dadaşların bir dediğini iki etmeyen Mesut Özarslan’a bir kez daha hepinize emanet ediyorum. Bu vakitten sonra Keçiören’de, Erzurum’da, Türkiye’nin dört bir yanında elimizin erdiğince, gücümüz nispetinde dokunabileceğimiz ne varsa, size katkımız olabilecek ne varsa hepsini başımızın gözümüzün üstüne alıyoruz. Bunun için de sizin buradaki benim temsilcim ilçe başkanımızın, ilçe binamızın kapısının tüm Erzurumlulara sonuna kadar açık olduğunu bir kez daha ifade ediyorum. Allah kabul etsin. İyi günlerde güzel günlerde görüşelim. Hepinize saygıyla selamlıyorum. Sağ olun var olun.” “TÜRKİYE’NİN BİRLİK VE BERABERLİĞE İHTİYACI VAR” Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özgür Özel, iftar programının ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı. Özel, MHP’li İsmail Özdemir’in, “CHP ile görüşmeyeceğiz” açıklamasının sorulması üzerine şu yanıtı verdi: “Genç bir arkadaşın bir tweetini gördük. Bir Parti Meclisi üyemizin programında, aynı programda da değillermiş herhalde, sonrasında tweetini gördük. Benim muhatabım Sayın Bahçeli. Sayın Bahçeli’nin de rahatsızlığı boyunca kendisi hakkında bir polemik yapmayacağımızı da söyledik. Ona da riayet ediyoruz. Kendisi de teşekkür telefonu açmıştı. Bugün tabii o genç arkadaşın tweetinin altında Sayın Bahçeli ile ilgili bir şey olunca… Ben Sayın Bahçeli’nin sağlığını, Sayın Celal Adan üzerinden takip ediyorum. Ara ara konuşuyoruz. Soruyorum. Hatırını soruyorum. Sağlık durumunu soruyorum. Sayın Celal Adan’ı aradım. Hem sağlık durumunu sordum. Hem de ‘Bu nedir’ dedim, böyle bir şey hani, kurumsal bir şey mi diye. Gördüğüm kadarıyla Sayın Celal Adan da Sayın Bahçeli’nin tutumumuzdan duyduğu memnuniyeti bir kez daha hatırlattı. Ben öyle olunca ne diyeyim şimdi o genç arkadaşın tweetine. Onu da üzmek istemem. Ama bunlar koskoca kurumlar, koskoca partiler. Türkiye’nin böyle gerilimlere değil Türkiye’nin birlik ve beraberliğe ihtiyacı var. Sayın Genel Başkanlarının bir an önce siyasete dönmesini, sağlığına kavuşmasını bekliyoruz, umuyoruz. Bizi böyle o genç arkadaşın çekmek istediği alan ne partisinin, ne Türkiye’nin faydasına olan bir alan değil. Bu kadar söyleyeyim. kırmayayım onu da ne yapayım yani? Olacak iş değil ama oldurmuşlar. Olduğu kadar olsun yani ama biz Sayın Bahçeli’ye bir kez daha şifa diliyoruz. Ne zaman Sayın Bahçeli görevinin başına döner o zaman tartışmalar da olur, konuşmalar da olur. O güne kadar ben Sayın Bahçeli’nin sağlığına dua ederim, onun dışında bir şey diyemem.” “İKTİDARIMIZI BEKLEYENLER ÇOK BEKLEMEYECEK” Özel, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun açıklamalarının sorulması üzerine, “Şimdi biz üç kişi, Türkiye’ye çok umut veren bir birlikteliği paylaştık ve halen daha Türkiye’nin gündeminde. Sürekli de her iki taraftan çok olumlu açıklamalar geliyor. Mansur Bey’in bugün iftar programında, ‘Bizden kimse ayrılık beklemesin’ sözü de ve Ekrem Bey’in dünkü sözleri de peş peşe okunduğunda gerçekten CHP’den bir kriz bekleyenlerin çok bekleyeceğini ama Türkiye’de bizim iktidarımızı bekleyenlerin çok beklemeyeceğini anlıyoruz. Bundan da büyük bir memnuniyet duyuyoruz” dedi.

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.